1 Nisan Pazartesi günü yazımız yayımlandığında (çok şükür) seçimler bitmiş, tam da Anadolu tabiri ile “Ali evlenmiş, Güllü gelin olmuş”, köyler, mahalleler kendilerini kurtaracak yiğitlerine(!), ilçeler, şehirler yeni kurtarıcılarına, “ya da nerede kalmıştık” diyen “eski göz ağrılarına” yeniden kavuşmuş olacak!.. 1908 de yaptığımız ilk seçimden tutun, 1946 itibarıyla da çok partili olarak yaptığımız bu seçim ne son olacak ne de “köprüden önceki son çıkış”… İlber Hoca’nın ifadesi ile; “Cumhuriyetle beraber değişen rejimdir, yönetme/yönetilme şeklidir. Oysaki kurumları ile, gelenekleri ile yaşantısıyla Osmanlıdan devraldığımız birçok öğe devam etmektedir.” Yine rahmetli Hali İnalcık Hoca bu konuda şöyle der: ”Millet kavramı halk kavramından farklı olarak, geçmişi de içine alır. Türk milleti büyük ölçüde altı asırlık Osmanlı geçmişinin bir ürünüdür.” Geçmişi çok eskilere dayanan bir milletiz, bu seçimleri dün de yaptık, yarın da yapacağız.  Peki seçim sonrasında insanların yaşantısında nelerin değişeceğini kestirmek mümkün mü?! Cevabı çok da zor olmayan bir soru sanki! İleri demokrasiye geçemedikten, hukukun üstünlüğünü tesis edemedikten, bilgi çağını yakalayamadıktan sonra ne ekonomik ne de sosyal olarak çok şeyin değişmeyeceğini söylemek kehanet olmasa gerek. Yine Sayın Milletvekilinden emekliye “Su, simit, domates satma” tavsiyesini, yine Sayın Hazine Bakanımızdan  “Dünyanın neresinde görülmüş, emekliye bayram ikramiyesi” zılgıtını işitmeye devam edeceğiz!.. Ha Sayın Bakan haklı olabilir bu konuda; ama biz de kendisine şöyle bir minik soru yöneltecek olursak;  “Dünyanın neresinde huzur hakkı adı altında ballı kaymaklı ödemeler, birden fazla yönetim kurulu üyeliğinden, emekli milletvekilliğinden gelen çifte maaşlar var!?”  Seçimlerle ilgili de birkaç cümle kurmak gerekirse; Münferit bazı hadiselerin dışında, gayet makul, gürültüsüz (Cadde sokak gürültüleri hariç) patırtısız, kavgasız dövüşsüz bir kampanya dönemi geçirdiğimizi ve bundan dolayı son derece mutlu olduğumuzu ifade etmek doğru ve yerinde olur. Bizim gibi, binlerce yıllık geçmişi olan bir ülkeye de yakışan budur zaten. Seçimler ülkemize, milletimize hayırlı olsun. Ne kazananlar çok sevinsin, ne de kaybedenler çok üzülsün. Sonuç ta bu bir demokrasi, bir bayrak yarışı, daha nice seçimler yapacağımıza hiç kuşku yok. Ha, bu kadar açılıp saçılmadan, bağırmadan çağırmadan, sessiz sedasız, medeni ölçülerde yapılan seçimleri görebilmek en büyük dileğimiz. Elbette ki bu sınırlandırmalar kanunla düzenlemelidir, yoksa bu işler böyle devam eder gider. Seçimler, günlük rutin olaylar derken, biraz da önümüzdeki yüz yılımız nasıl olacak diye merak ettik, yapay zekâ ChatGPT’ye sorduk; bakalım ne cevaplar vermiş:

1.Teknolojik İlerleme: Yapay zekâ, biyoteknoloji, uzay keşfi ve diğer alanlardaki teknolojik ilerlemeler hızlanacak. Bu, iş yapma şekillerini, iletişimi, sağlık hizmetlerini ve diğer birçok alandaki yaşam tarzlarını büyük ölçüde etkileyecek.

2.Yenilenebilir Enerji ve Çevre Dostu Teknolojiler: İklim değişikliğiyle mücadele etmek için yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talep artacak. Daha çevre dostu teknolojiler ve sürdürülebilir yaşam tarzları daha yaygın hale gelecek.

3.Sağlık ve Uzun Ömür: Tıbbi teknoloji ve sağlık hizmetlerindeki ilerlemeler sayesinde insanlar daha uzun ve daha sağlıklı yaşayacak. Genetik tedaviler, nanoteknoloji ve diğer yenilikler hastalıkların tedavisini ve önlenmesini sağlayacak.

4.Dijitalleşme: Dijital teknolojilerin daha yaygın hale gelmesiyle birlikte, yaşamın birçok yönü dijitalleşecek. İnternete bağlı cihazlar, yapay zekâ destekli asistanlar ve sanal gerçeklik gibi teknolojiler günlük yaşamı değiştirecek.

5.İnsan-Makine İşbirliği: Yapay zekâ ve robotik teknolojilerin gelişimi, insanlarla makineler arasındaki işbirliğini artıracak. Bu, iş yerlerinde ve endüstride daha verimli iş süreçleri sağlayacak.

6.Uzay Keşfi ve Kolonizasyon: Uzay keşfi ve kolonizasyon çalışmaları artacak. İnsanlar, Ay ve Mars gibi uzay hedeflerine yönelik daha fazla araştırma yapacak ve uzayda kalıcı yerleşimler kurma girişimlerini artıracak.

7.Toplumsal ve Kültürel Değişimler: Teknolojik gelişmeler, göç, küreselleşme ve demografik değişiklikler gibi faktörler toplumlarda ve kültürlerde değişime neden olacak. Bu, farklı değerlerin ve yaşam tarzlarının kabul edilmesine yol açabilir.

8.Güvenlik ve Gizlilik Endişeleri: Dijitalleşme ile birlikte, siber güvenlik ve kişisel gizlilik endişeleri artacak. İnsanlar, kişisel verilerinin korunmasını ve dijital güvenliği daha fazla önemseyecek.

Tabii ki, bu sadece bir tahmindir ve geleceği kesin olarak belirlemek mümkün değildir. Ancak, bu genel trendler, önümüzdeki yüzyıl içinde yaşamın nasıl olabileceği konusunda bir fikir vermektedir.

NOT 1: Geçtiğimiz hafta Moskova’da (en az) 137 masum insan yaşamını kaybetti. Dünyanın baş belası teröre lanet olsun diyoruz. Umarız bu son olur, umarız bir daha günahsız insanlar teröre kurban gitmez…

NOT 2: 31 Mart 2015’te görev başında şehit düşen, “Cumhuriyet Savcısı” Mehmet Selim Kiraz’ı rahmetle anıyoruz, ruhu şad olsun…

NOT 3: Yukardan bakıldığında dünyamız mavi bir portakal’a benziyor.” Uzaya ilk çıkan insan “Rus Kozmonot Yuri Gagarin” o müthiş anı bu şekilde anlatmıştı. 27 Mart 1968 de kaybettiğimiz, adını bir büyük “İlk’e” altın harflerle yazdıran bu değerli bilim adamını, vefatının 56. Yılında saygıyla anıyoruz…

FİLM: Moro Olayı (The Moro Affair). Yön: Giuseppe Ferrara. Başrollerde: Margarita Lozano, Sergio Rubini, Maurizio Donadoni. Yapım Yılı: 1986

Ilımlı bir siyasetçi olarak tanınan, eski İtalya Başbakanı Aldo Moro’nun “Kızıl Tugaylar” örgütü tarafından kaçırılıp, 55 gün sonra öldürülmesi hadisesini anlatan bir beyazperde şaheseri. Aldo Moro’nun öldürülmesi sonrasında, İtalya’da tüm partiler teröre karşı yekvücut olarak bir araya geldi, sonuçta başta “Kızıl Tugaylar” olmak üzere, terör örgütlerinin (tabiri yerindeyse) kökü kazındı.

ROMAN: Aşk-ı Memnu – Halit Ziya Uşaklıgil (27 Mart vefatının 79. yıldönümü anısına)

Osmanlı dönemi İstanbul yaşamından bir kesit; ahlaki değerler, aşk, ihtiras, ihanet, ahlaki çöküş gibi unsurlarını işleyen bir eser. İlk yayımlanması 1899 yılında Servet-i Fünun dergisi ile başlayan, defalarca dizi ve filmleri yapılan Türk Edebiyatının klasiklerinden bir başyapıt…

 

ŞİİR: Sevgilim– Nazım Hikmet Ran

Sevgilim yalan söylersem sana

Kopsun ve mahrum kalsın dilim

Seni seviyorum demek bahtiyarlığından

 

Sevgilim yalan yazarsam sana

Kurusun ve mahrum kalsın elim

Okşayabilmek saadetinden seni

 

Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim

İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar

Ve göremesinler seni bir daha

YANLIŞ: Azeri

DOĞRU: Azerbaycanlı “Azeri lafı yanlıştır, Azerbaycanlı demek gerekir. Azeri çok küçük bir etnik grubun adıdır.” Prof. İlber Ortaylı

 

GÜNÜN SÖZÜ: “Sevdiklerinizle siyaset konuşmayın, siyasetçiler yoluna devam eder, siz dostlarınızı kaybettiğinizle kalırsınız.” Aristo

ÜTOPYA: Ütopyada doğdu diye karga kuzgun olmaz!

RÜYA: “Dün bugünün hatırasıdır, yarın ise bugünün düşü. ” Halil Cibran

YALAN: “Her yalan, yalan söylediğiniz kişilerin özerkliğine doğrudan bir saldırıdır. Sam Harris

DELİ: “Deli oynasın diye davul çalan kişi deliden daha iyi değildir.” Afrika Atasözü

HAYAT-MEMAT: “Hayatımı yazsam duble yol olur!” Kamyon Arkası

ŞADİ-İ ŞİRAZİ’DEN: Padişaha şaklaban olan kimse bazen altın bulursa da, bazen de başı gider. Bilginler demişlerdir ki; “Padişahların günü gününe uymaz. Çünkü selam verirsen incinirler, sövsen hediye verirler. Çok hoşluk, tatlı dil ve zariflik, şakacılık şaklabanlar için hünerdir ama bilgili ve akıllı adamlar için ayıptır. Sen kendi vakarını koru! Kendi kadir ve kıymetini bil. Oyunu, şakayı nedimlere bırak.”

TEBESSÜM: Orhan Veli ile Sait Faik her gün birer Cumhuriyet gazetesi alarak bulmacalarını çözerler. Bulmacayı kim önce bitirirse ötekine rakı ısmarlayacaktır. Fakat Orhan Veli her gün Sait Faik’i yenmektedir. Sonunda Sait Faik isyan bayrağını çeker, “Nasıl beceriyorsun lan, her gün rakıyı bana ısmarlatıyorsun?” der demez Orhan Veli sakin bir şekilde cevaplar: “Çünkü Cumhuriyet’in bulmacalarını ben hazırlıyorum.” /  Sunay Akın’a saygılarımızla…