Dünya genelinde yapılan İngilizce konuşma ve bilme seviyesiyle ilgili anket geçenlerde yayınlanmıştı ve sonuç ülkemiz için hüsrandı. Kimileri buna çok şaşırsa da benim için beklenen bir sonuçtu. İngilizce konusunda ülke olarak çok geride olduğumuzu aslında herkesin farkında olması gerekiyor.

        Diğer ülkelerde yabancı dile bu kadar önem verilirken neden ülkemizde bu önem verilmiyor? Daha hatayı en baştan yapıyoruz. Yabancı bir dil öğrenmek veya bunun faydaları hakkında yeterli bilince sahip değiliz. Yabancı bir dil öğrenmek, sadece o dili konuşmayı sağlamaz. O dilin o milletin kültürünü, onların değerlerini bilmek demektir. Kendini geliştirmek, dünyaya farklı bir bakış açısıyla bakmak demektir. Öncelikle yabancı bir dil öğrenmek bizlere neler katar bunu hesap etmeli ve bunu aşılamalıyız.

        Diğer en büyük hatamız eğitim sistemiz. Eğitim sistemimizde en değerli ders matematik. Matematik tabi ki değerli olmalı ancak en az onun kadar değerli bir çok ders var bunların içerisinde de yabancı dil de olmalıdır. Oysaki eğitim sisteminde yabancı dil dersleri hep ötelenir. Öğrencilerin yıllarca hazırlandığı girdiği sınavlara bakın, gittikleri kurslara bakın hepsinin çerçevesi belli. Biz ülke olarak sınavda Matematik bileni zeki, akıllı varsayıp geri kalanını harcıyoruz. Oysa ki kimi öğrencilerin sayısal zekası, kimi öğrencilerin sözel zekası, kimi öğrencilerin yetenekleri becerileri, kimi öğrencilerin yabancı dil yatkınlığı vardır. Biz hepsini birbirinden ayırmak ve buna göre yönlendirmek yerine, bütün öğrencilerin hepsinde sayısal zeka arıyoruz. Haliyle başarı oranlarımız çok düşüyor. Yabancı dile yatkınlığı olan genç, sayısal derslere yönelmek zorunda olduğu için asıl beceresini kaçırıyor. Bu eğitim sistemi ile daha çok gencimizi kaybedeceğimiz acı bir gerçek.

        Peki ya yabancı dil müfredatı sizce yeterli mi? Müfredatta da büyük bir sıkıntı var. İngilizce dersleri ne hikmetse bir türlü diğer dersler gibi güzel akışında ilerleyemiyor. Öğrenciler en temel konudan ötesine geçemiyor. Yabancı dil derslerinde belli sayıda kelimeden başka kelime öğrenen öğrenci sayısı çok az. Bazı özel eğitim kurumlarında yabancı dil dersleri artırılmış veya etkili bir şekilde öğretiliyor. Ancak yine de ülkemiz için sadece bu kurumlar yeterli değil.

        En büyük hatalarımızdan biri de öğrencilerimizin ufuklarını genişletmek yerine daraltıyoruz. Belki ailesi, belki çevresi, belki öğretmenleri... Bırakın dilediği işi düşünsün, dilediği hayale kapılsın. En azından bir hedefin peşinden koşsun. Sınırlar koyarak, o iş zorlu veya imkansız senin için diyerek en baştan kapıları suratlarına kapatıyoruz. Yurt dışında okuma veya çalışma hayali kuranlara nasıl yaklaşıldığını nasıl cesaretlerinin kırıldığını hepimiz az çok biliyoruzdur.

        İş hayatında yapılan yanlışlarda İngilizce veya yabancı dil öğrenme konusunda gerilememize neden oluyor. Gerçekten başarılı olan insanlar işe girmek için sırada beklerken, maalesef tanıdık vasıtasıyla anında işi kapan birileri var. Bütün bu gerçekleri gören, şahit olanlar kendini geliştirmek yerine bir tanıdık bulmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorlar. Ancak tanıdık sistemiyle bir dostumuzu belki kırmıyoruz veya çevremize kendimizden yana olanları topluyor olabiliyoruz ama ülkeye uzun vade de ne kadar büyük bir zarar veriyoruz farkında değiliz. Bir işin başına o işin ehlini koymak, o işi hak edene vermek hakkında güzel atamız cihan padişahı Fatih Sultan Mehmet Han’ın çok güzel bir sözü var: “ Vebal nedir bilir misiniz? Hak etmeyenlere makam mevki vermektir.”

        Bütün bu saydıklarımın dışında yabancı dili öğrenmemizde ki diğer bir erken, toplum olarak istiyoruz ki hatasız konuşalım eksiksiz bilelim. Bir kelimeyi yanlış telaffuz edince, cümleyi devrik kurunca, bazı dil bilgisi kurallarını ve kelimelerini unutunca öyle bir baskıyla karşı karşıya kalıyoruz ki, insanlar konuşmaya çekiniyorlar. Bırakalım hatalı da olsa konuşmaya çalışsın, denesin. Eksiklerini zamanla tamamlayacaktır. Ülkemize gelen turistlere baktığınızda hangisi dört dörtlük Türkçe konuşabiliyor? Ama yine de anlaşabiliyoruz hatta o halleri bizim çok hoşumuza gidiyor. Bizler kendimizden olana karşı çok acımasız davranıyoruz. Sergilediğimiz davranışların ülke genelde yabancı dil konuşma korkusuna neden olduğunu göremiyoruz.