ARAF SURESİ-38-52-53-54-55-80-81-

38- 
[Bunun üzerine Allah]: “Katılın öyleyse, ateşe sizden önce gömülüp giden görünmeyen varlıklar ve insanlar güruhuna!” [Ve] bir güruh [ateşe] girerken her seferinde kendi yandaşlarına lânet edecek; o kadar ki, onların hepsi, birbiri ardından oraya doluştuklarında, sonrakiler önden gidenler için [şöyle] diyecek: “Ey Rabbimiz! Bizi yoldan çıkaran işte bunlardı: öyleyse, onlara ateşle iki kat azap ver!” Allah: “Her biriniz iki kat azaba müstahaksınız ama bunu bilmiyorsunuz” diye cevap verecek buna.

Muhammed Esed Meali
A’raf Suresi 38. Ayet Açıklaması
28 “Öncekiler” ile “sonrakiler” terimleri, burada, ya zaman içinde ardarda gelmeyi (“önce gelenler” ve “sonra gelenler” gibi), ya da konum ve statü bakımından bir sıralanmayı (“önderler” ve “onların izinden gidenler”) işaret etmektedir. Her iki durumda da bu terimler, sonraki cümleden de anlaşılacağı gibi, -ister toplumların önde gelenleri ve düşünce önderleri anlamında doğrudan olsun, ister ortaya koydukları örnekler aracılığıyla sonraki kuşaklar tarafından izlenen selefler anlamında dolaylı olsun-, öncekilerin sonrakiler üzerinde bıraktıkları kötü ve olumsuz etkiyi dile getirmektedirler.


29-
Lafzen, “herkese iki katlı [azap]”: Yani, bir defa yoldan saptığı için, bir defa da ortaya koyduğu kötü örnekle başkalarını saptırdığı için. Karş. 16:25- “Kıyamet Günü’nde, onlar hem kendi yüklerini bütün ağırlığıyla taşıyacaklar, hem de yanlış yola saptırdıkları bilgisiz, eğitimsiz insanlara ait yükün bir kısmını taşıyacaklar”.


52- 
Yemin olsun ki onlara, bilgiyle açıkladığımız ve inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitap getirmiştik (göndermiştik)

Mehmet Okuyan Meali
A’raf Suresi 52. Ayet Açıklaması
Ayetlerin açıklanmasıyla ilgili bkz. En‘âm 6:55, 97, 98, 114, 119, 126, 154; A’raf 7:32, 145, 174; Tevbe 9:11; Yûnus 10:5, 24, 37; Hûd 11:1; Yusuf 12:111; Ra‘d 13:2; İsra 17:12; Rum 30:28; Fussilet 41:3, 44.,Benzer mesaj: Nahl 16:89.


53- 
(Kâfirler) o (kitabın) sonunun nereye varacağını mı gözetliyorlar? Onun verdiği haberlerin uygulanacağı (kıyamet) gününü daha önce unutanlar: “Meğer Rabbimizin Peygamberlerinin getirdikleri, gerçekten doğru imiş. Keşke şimdi bizim şefaatçilerimiz olsa da bize şefâat etseler yahut (Dünyaya) geri gönderilsek de (daha önce) yaptıklarımızın tam tersini yapsak.” diyecekler. Artık o gün onlar, kendilerine yazık etmişler ve (Allaha eş diye) uydura geldikleri şeyler de kendilerinden, kaybolup gitmişlerdir

Mehmet Türk Meali
A’raf Suresi 53. Ayet Açıklaması
1 Tevil: Bir şeyin sonu nereye varacaksa oraya vardırmak demektir. Bir ifadenin varacağı anlamı seçip, açıklamaya tevil denir. Eğer tevil, bir ifadeye ihtimâl dâhilinde olmayan bir anlamı yüklemek veya bu anlamlar arasından uzak olanını tercih etmek şeklinde yapılırsa, bâtıl olur. Bu ayette tevil, kelime anlamıyla kullanılmıştır. Yani o kâfirler bu kitaba iman etmezler de bakalım sonu nereye varacak diye, sonunu gözetirler. Ahirete inanmak için de kıyametin kopmasını, beklerler.
2 Buradaki soru harfi, “temenni” bildirdiği için tercüme bu şekilde yapılmıştır. (Kurtubî)


54-
Şüphesiz ki sizin Rabbiniz olan Allah, gökleri ve yeri altı aşamada yaratan, sonra da arş üzerinde istiva eden (yarattığı her şeyin kanununu koyarak evreni sınırsız kudret ve iktidarıyla hükmü altına alan) dır. Geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüzle bürüyüp örten, Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları yasalarına boyun eğmiş olarak yaratan O'dur. Dikkat edin, yaratma da yarattıklarını koyduğu yasalara göre yönetme de yalnız O'na aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!

Cemal Külünkoğlu Meali
A’raf Suresi 54. Ayet Açıklaması
Burada “altı aşamayı altı gün olarak yorumlayanlar olsa da göklerin ve yerin yaratılışı henüz tamamlanmadığı, dolaysıyla dünyanın ve güneşin olmadığı yerde gün olmayacağı için bu yorum doğru olamaz. Ayrıca Allah katındaki bir gün, bize göre bin yıl kadar olduğu için (Hac 22/47) bu ayetteki altı gün altı bin yıla tekabül eder ki bu da doğru olmaz.

“Allah’ın arş üzerinde istiva etmesi” farklı şekillerde yorumlanmıştır. “İstiva” sözlükte yükselmek, kurulmak, istikrar etmek ve karar kılmak, “arş” ise hâkimiyet tahtı ve sınırsız kudret makamı anlamlarına gelmektedir. Allah’ın Arş’ı istiva etmesi mecazi olarak söylenmiştir. Anlatılmak istenen: şaşmayan kanunlarıyla varlık âlemini belli bir düzen ve disiplin içerisinde yaratarak, kudretiyle her şeye egemen olması demektir.

55- 
Rabbinize alçak gönüllü olarak ve derin bir acziyet duygusu içinde yalvarın! Şüphesiz O haddi aşanları sevmez.

Mustafa İslamoğlu Meali
A’raf Suresi 55. Ayet Açıklaması
Tazarru ‘an, muhtemelen nüzul sürecinde ilk burada geçer. Hayvanın süt dolu memesi yere en yakın organ olduğu için dar’ adını alır. Dikenli bir çöl bitkisi olan şibrık, iyice kuruduğu zaman darî’ ismini alır (Lisan, şibrık Md.). Ona bu adın verilmesinin nedeni, develerin onu dikenlerinden etkilenmeden koparmak için başlarını yere yatırmaları olsa gerek. Dara ‘a kökünden gelen sekiz kelimenin tümü de Mekke döneminin sonlarında indirilen A’raf, En’âm, Gâşiye ve Mü’min surelerinde yer almıştır. Dilimize “tazarru ve niyaz” biçiminde girmiş olan sözcüğe bu bağlamda verilebilecek en uygun anlam “alçak gönüllü” olacaktır. (Aynı kökten gelen darî ’in âhirette ilişkin kullanımına dair bir not için bkz: 88:6, not 4.)
Hufyetene verdiğimiz karşılık (Krş: 11:70), sözcüğün “aczi yetini bilmekten dolayı oluşan korku” anlamına gelen havf köküne dayanır. Haşyetle farkı için bkz: 10:62, not 83. Burada söz konusu olan yalınkat bir “korku ve endişe” değil, insanın kendi acizliğini ve yetersizliğini bilme duygusudur.


80- 
Hani Lût da (erkek erkeğe sapık ilişkilere giren sapık) kavmine şöyle demişti: “Sizden önceki milletlerden hiçbirinin yapmadığı hayasızlığı mı?

Cemal Külünkoğlu Meali
A’raf Suresi 80. Ayet Açıklaması
Lût Peygamber, Hz. İbrahim’in kardeşi Haran’ın oğludur. “Sedün” yöresine (Lût Gölünün) bulunduğu yere peygamber olarak gönderilmiştir. Lût Kavmi MÖ 1900 yıllarına kadar varlığını sürdürmüştür. Arkeolojik incelemelere göre Kavmin yaşadığı yerin, bugün Kızıldeniz’in kuzeyinde Ürdün-İsrail sınırında Lût Gölü yakınlarında olduğu söylenmektedir.


81- 
“Siz kadınları bırakıp, erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Gerçekten siz haddini iyice aşmış bir kavimsiniz.”

Ümit Şimşek Meali
A’raf Suresi 81. Ayet Açıklaması
(14) Eşcinselliği iğrenç ve insanlık dışı bir fiil olarak reddeden ve bir kavmin helâkine sebep olarak gösteren bu ve benzeri ayetlerin ifadeleri son derece nettir ve ürkütücüdür. Peygamberimiz de eşcinsel ilişkide bulunanların lânetlendiklerini haber vermiş, “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Lût kavminin yaptığı iştir” buyurmak suretiyle, bu iğrençliğin İslâm ümmeti için taşıdığı tehlikeye işarette bulunmuştur. (Tirmizi, Hudut: 24; İbni Mâce, Hudut: 12.) Batı toplumlarında yaygınlaştıktan sonra İslâm toplumları içinde de yayılmak ve yerleştirilmek istenen anlayış ise, bu fiili iğrençliğinden soyutlayarak normal bir davranış biçimi olarak benimsetmeyi amaçlamakta ve ne yazık ki, bu yönde belirli bir mesafe de almış bulunmaktadır. Bunda, sadece ahlâksızlığı yaymak isteyenlerin değil, onları hoş görmek, doğal karşılamak, benimsemek veya tehlikeyi küçümsemek suretiyle buna çanak tutanların da payının bulunduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır. 4:140 ve 6:108 gibi âyetle, günahı hoş görmenin veya günaha sebep olmanın da onu işlemek gibi vebal teşkil ettiğini bildirmektedir.