MAİDE SURESİ- 

5-
Mehmet Okuyan Meali
Bugün, size temiz şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecek(ler)i size helaldir; sizin yiyecek(ler)iniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan namuslu olanlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu kadınlar [*] da mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helaldir. Kim inanmayı inkâr ederse elbette yaptıkları boşa gitmiştir ve o, ahirette kaybedenlerdendir.

YORUM: Mehmet Okuyan Meali
Mâide Suresi 5. Ayet Açıklaması
Bu ayette geçen hüküm esnekliğinde muhataplar Yüce Allah’a çocuk yakıştıran kitap ehli değil, tevhidi koruyabilenler, yani şirke ve küfre düşmeyenlerdir. Bu ayette, daha önce kendilerine kitap verilenlerin namuslu kadınları ile evlenmeye izin verilmekte ancak müslüman kadınların kitap ehlinin erkekleri ile evlenebileceklerine yönelik bir açıklama yer almamaktadır. Dolayısıyla bu durumun caiz oluşunu bu ayete dayandırmak mümkün olmamakla birlikte Kur’an’da bu konuda açık bir yasak bulunmadığını da hatırlatmak gerekir.


6- Ey iman edenler! [Salât]a (namaza) kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi (kollarınızı) yıkayın; başlarınızı ve aşık kemiklerine kadar ayaklarınızı [mesh] edin! Cünüp olduysanız temizlenin (yıkanın)! Hastaysanız veya yolculuktaysanız veya sizden biriniz tuvaletten gelmişse ya da kadınlara (cinsel olarak) dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız, o zaman temiz bir toprak arayın ve yüzlerinizi de ellerinizi de ondan (onunla) [mesh] edin! Allah size herhangi bir güçlük (çıkarmak) istemez fakat sizi tertemiz kılmak ve size (verdiği) nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

YORUM: 
Mehmet Okuyan Meali
Mâide Suresi 6. Ayet Açıklaması

Buradaki [es-salâh] kelimesi [kumtum] fiiliyle birlikte kullanıldığı için ayette kastedilen eylem, bilinen ve uygulanan şekliyle “namaz kılmak”tır.,Bu ayet benzer mesaj içeren Nisâ 4:43. ayetle birlikte okunmadır.,Yüce Allah’ın dinde zorlamaya yer vermemesiyle ilgili olarak bkz. Bakara 2:185; Hacc 22:78.,Yüce Allah toplumsal hayata dair çok önemli konularda hükümlerini belirledikten sonra, bu ayette bireysel hayatın en önemli unsurlarından birisi olan namazı, abdesti, guslü ve teyemmümü ele almaktadır. Bu çerçevede öncelikle abdestle ilgili açıklayıcı bilgiler verilmekte, abdestte iki organın yıkanması, iki organın ise meshedilmesi gerektiği hükme bağlanmaktadır. Yıkanacak organlar “yüz” ve “dirseklere kadar eller-kollar”dır; meshedilecek organlar ise “baş” ve “aşık kemiklerine kadar ayaklar”dır. Buna göre abdestin farzları dörttür, diğer uygulamalar ise sünnetlerdir. Abdestin her namaz için gerekli olup olmadığı da tartışılmıştır; ancak devam eden cümlelerden de anlaşılacağı gibi, abdestin bozulması durumu yaşanırsa abdest veya teyemmümle ilgili bilgilerin verilmesi, her namaz için değil de abdest bozulunca tazelenmesi gerektiğini göstermektedir. Her namaz için abdestin alınması gerektiği görüşü ise ayetin zahirinden anlaşılan bir yaklaşımın sonucudur.


Mustafa İslamoğlu Meali
Mâide Suresi 6. Ayet Açıklaması

Kıraat imamlarından Nâfi, İbn Âmir, Hafs, Kisâî ve Yakub’un okuyuşuna göre âyet ayakların yıkanmasını, geri kalanının okuyuşlarına göre ayaklara meshedilmesini emreder. Ebubekir er-Râzî, her ikisini de “meşhur kıraat” olarak verir (Garibu’l-Kur’an, r-c-l md). Ehl-i Sünnet okuluna mensup âlimlerin çoğunluğu birincisini, Ehl-i Beyt okulu mensupları ikincisini tercih ederler. Taberî ise her iki okuyuşu da sahih bulur. Süyûtî, İsferâyînî’den bu âyetin iki farklı okunuşu bağlamında şunu nakleder: “Bir cümle ifade ettiği mânalardan birine izafe ediliyorsa bunda bir çelişki söz konusu değildir” (İtkân III, 89). Üçüncü ve şaz bir okuyuş da Hasan Basri’den gelen erculukum okuyuşudur. Açılımı ve mağsulu erculikum ile’l-ka’beyn (ayaklarınızın yıkanılan yeri topuklara kadardır) olur.

Teyemmemû: “yönelin, niyetlenin, hedefleyin”. Kelimenin anlamı, maksadı tasavvurda oluşturmaktır. Bu nedenle “niyet” teyemmümün esası sayılmıştır.

“Abdest âyeti” diye bilinen bu âyet, aslında guslü farz kılar. Allahu a’lem abdest namazla yaşıttır. Teyemmüm hükmünün özünde namazın her durumda vazgeçilemezliği yatar.

7-
Cemal Külünkoğlu Meali
Allah'ın üzerinizdeki (İslam) nimetini ve O'na verdiğiniz sözü daima hatırlayın! Hani o zaman “işittik ve itaat ettik” demiştiniz. O halde Allah'a verdiğiniz söz konusunda duyarlı ve bilinçli olun. Şüphesiz Allah, kalplerin içindeki (bütün gizli niyet ve düşünce)leri hakkıyla bilendir. 

Cemal Külünkoğlu Meali
Mâide Suresi 7. Ayet Açıklaması

Bkz. 7/172 ve dipnotu, 57/8
Tefsircilerin çoğuna göre “işittik ve itaat ettik” sözünden Hz. Peygamber’in “Akabe” ve “Hudeybiye” de mü’minlerden aldığı bey’at kastedilmektedir. Bazıları ise bu sözün, insanların yaratılmasından önce, mahiyetini bizim bilemediğimiz “Elest Bezmi” diye adlandırılan yerde Allah’ın bütün ruhlarahitaben:“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Sualine cevaben onların A’râf sûresinin 7/172. Ayetinde de ifade edildiği gibi “Evet Rabbimizsin” diyerek Allah’ın yaratıcı ve terbiye edici olduğunu kabul ettiklerine dair verdikleri sözdür. Burada iman nimetiyle Allah’tan gelen vahye uyacağına, ilahi mesajın gereklerini yerine getireceğine söz veren insana bu sözü hatırlatılıyor. Ancak biz böyle bir sözü hatırlamadığımıza göre burada anlatılmak istenen Rabbimizin bizi kendisine iman edecek fıtrat ve donanımla yarattığının temsili şeklinde bir anlatımı olabilir. En doğrusunu Allah bilir.

8- 
Ey iman edenler! Allah için hakkı/adaleti ayakta tutun ve adaletle şahitlik eden kimseler olun! Bir topluluğa karşı duyduğunuz kin (kırgınlık ve kızgınlık), sakın sizi adaletsizliğe sürüklemesin! (Siz her zaman, herkese karşı) adil davranın! Bu (davranışınız), Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşamanın tâ kendisidir. Allah'a karşı gelmekten sakının! Şüphe yok ki Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

YORUM: 
Cemal Külünkoğlu Meali
Mâide Suresi 8. Ayet Açıklaması
İnsanların dünya hayatlarındaki en önemli sorumluluklarından başlıcaları; adaleti ayakta tutmak, Hakkı ve haklıyı savunmak, adalet ve hakkaniyetle şahitlik etmek anlaşmalara uymak… gibi Allah’ın kesin emirlerindendir. İslami ıstılahta adalet; kültür, bilgi, mevki, cinsiyet, dil, din, mezhep, meşrep, parti, tarikat, ırk veya kişi farkı gözetmeksizin insanlara eşit davranmak ve haklarını vermek demektir. İnsanın huzuru ve güveni, toplumun birliği, dirliği ve barışı; adaletin ayakta durmasına, hakkın teslim edilmesine, haklının korunmasına, adil şahitliğin canlı tutulmasına bağlıdır. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, ahlak kalmaz, sevgi-saygı bulunmaz, birlik sağlanamaz, barış tesis edilemez, hele medeniyet hiç kurulamaz. Âyetin, mü’minlere hasım topluluklara dahi adaletle muamele etmeyi emretmesi ve bu davranışın takva ile ilişkilendirilmesi bilhassa önemlidir.

12- 
Andolsun ki, Allah İsrâiloğulları’ndan (Kenan diyarına göndermek için) on iki temsilci (önder) seçmiş ve onlardan şöyle söz almıştı: “Gerçek şu ki; “Ben (tüm desteğimle zalimlere karşı) sizinle beraber olacağım. Andolsun ki, eğer namazı kılar, zekâtı verirseniz, resullerime inanır (ve itaat ederseniz), onları destekler ve Allah'a güzel bir borç verirseniz (Allah yolunda harcama yaparsanız) elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve Andolsun sizi, altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim (doğru yolu bulmuşken) inkâr ederse, mutlaka o, dosdoğru yoldan saparak (kendine yazık etmiş olur).”

YORUM: 
Cemal Külünkoğlu Meali
Mâide Suresi 12. Ayet Açıklaması
Âyette geçen “temsilci” ifadesi, “önder, başkan” anlamlarına da geldiği gibi “istihbaratçı” ya da “casus” anlamlarına da gelmektedir. Allah Musa Peygamber’e on iki kabilenin her birinden seçilen güvenilir birer öncü kişiyi İsrailoğullarının işgalinden önce, bilgi toplamak ve organize etmek üzere “Kenan topraklarına” göndermesini emir buyurmuştu.
Kur'an'ın başka muhtelif yerlerinde birçok kez tekrarlanan “salat” terimi, bir ritüel olmanın yanında Hak’tan yana olmayı ve imanın gereklerini yerine getirmeyi de ihtiva edecek şekilde hayatın tamamında ortaya konan duruşu da ifade eder.
Ayrıca “salat”; dua, dua etmek; yalvarma, yakarış; konuşma, söylev, nutuk, övgü, nimet, meydana getirmek, sebep olmak, yakından takip etmek, desteklemek, izlemek, uymak, bağlı kalmak, irtibata geçmek anlamlarına da gelir.

Mehmet Okuyan Meali
Mâide Suresi 12. Ayet Açıklaması

Yüce Allah’ın İsrailoğullarından aldığı sözlerle ilgili bkz. Bakara 2:83-84; Mâide 5:70.,Yüce Allah İsrailoğulları’nın 12 boyundan birer temsilci seçmesini Hz. Musa’ya bildirmiş ve dinin doğru uygulanması anlamında kendilerini takip etmelerini, bilgilendirmelerini, onlara örnek olmalarını emretmiş olabilir.,Bu ifade namaz, oruç, zekât, kurban vs. ibadetlerin eski ümmetlerden bi farz olduğunun delillerindendir. Benzer mesajlar: Bakara 2:83, 183; Âl-i İmrân 3:39; Yûnus 10:87; İbrâhîm 14:40; Kehf 18:21; Meryem 19:31, 55, 59; Tâhâ 20:14; Hacc 22:26-30, 34-37; Enbiyâ 21:73; Lokmân 31:17; Şûrâ 42:13.,[Kard-ı hasen] kavramı, “güzel borç” anlamında Yüce Allah’a verilen yani karşılığı sadece O’ndan beklenen yardım demektir. Bu kavram için bkz. Bakara 2:245; Hadîd 57:11, 18; Teğâbun 64:17; Müzzemmil 73:20.