Çocuklar büyüme ve gelişme süreçlerinde, ne kadar çok ‘yapma, yapamazsın, dur, beceremezsin, senden hiçbir şey olmaz’ yaklaşımları ile karşılaşıyorlar.

Pek çok anne baba çocuklarına, hemen her yerde ve sürekli olarak aşağıdaki sözleri söylüyor.

Sen bilmezsin,

Sen yapamazsın,

Sen beceremezsin,

Şimdi düşüreceksin,

Şimdi dökeceksin,

Şimdi kıracaksın,

Koşma düşeceksin,

Dokunma bozacaksın,

Senden adam/hiçbir şey olmaz,

Vb…

Çocuklar küçükken sürekli bu tür sözler duymalarına rağmen, denemekten ve yapma girişimlerinden vazgeçmiyorlar. Hiç usanmadan talep ediyorlar, yapmak istediklerini denemek için ısrarla çaba harcıyorlar.

Dışarıdaki sesler onlara yapamazsın, beceremezsin dedikçe onlar yapabilirim, becerebilirim sezgisi ile denemeye devam ediyorlar. 

Uzun bir süre, denedikleri, başarısızlıkla sonuçlansa bile, deneme ve yeniden yapma istekleri, talepleri ve girişimleri bitmiyor.

Fakat büyüklerin olumsuz telkinleri devam ettikçe, çocukların da deneme ve yapma istekleri azalıyor.

Bu çocuklar yavaş yavaş meraksız, isteksiz, cıvıltısız, coşkusuz oluyorlar ya da hırçın, huysuz, huzursuz, dur durak bilmeyen, durdurulamayan bir hal sergilemeye başlıyorlar. 

Zamanla nasılsa annem babam izin vermez ya da sorun çıkarır diye düşünüyorlar.

Sonra, yapmamalıyım, denememeliyim, beceremem, yapamam demeye başlıyorlar.

Zaman içerisinde, zaten ben başaramam, denesem de olmaz, elimden bir şey gelmez, ben beceriksizin tekiyim, benden hiçbir şey olmaz, diyerek bu duruma gerçekten inanmaya başlıyorlar.

En sonunda da artık, hemen hemen hiçbir şeyi, kendi kendilerine veya birisi hatırlatmadan ya da yardım etmeden yapamamaya başlıyorlar. Ya da sürekli sorun çıkarıp, ağlayıp, bağırıp, tepinip, tutturup, sorunlu davranışlar sergiliyorlar.

İşin ilginç tarafı ise bu çocukların anne babaları, bu şekilde yetiştirdikleri çocuklarından şunları bekliyor;

Çocuğum;

Evde, okulda, sokakta kendi yaşamını kendisi yönetebilsin,

Arkadaşlarından olumsuz etkilenmesin,

Olumlu davranışları ve sorumluluk bilinci ile örnek olsun,

Ödevlerini kimse hatırlatmadan yapsın,

Okul için kendisi hazırlanıp evden çıkabilsin,

Kendi kahvaltısını hazırlayıp, yiyebilsin,

Dışarıda ve okulunda eşyalarına sahip çıkabilsin,

Odasını derli toplu tutabilsin,

Temizlik gereksinimlerini kendisi fark edip, giderebilsin,

Dışarı çıkarken hava durumuna göre giyinebilsin,

Bütçesini kendisi yapsın ve harcamalarını kontrol edebilsin vb…

Çocuklar bu beklentiler oluşmaya başlayana kadar sürekli olumsuz telkinlerle ve engellemelerle karşılaştıkları için becerileri ve yapabilmeye ilişkin güvenleri gelişememiş oluyor.

Bırakın bir şeyi yapabilme konusunda tamamen sorumluluk almayı pek çok basit şeyi bile deneme cesareti bulamaz duruma geliyorlar.

Yani, gerçekten yapamıyorlar.

Yine işin ilginç tarafı; Bu anne babalar, çocuklarının sorumsuz davranışları ve becerememeleri karşısında şaşkınlık içinde oluyorlar.

Diyorlar ki;

Hay Allah yaaa nerden çıktı bu sorumsuz çocuk. Bize hiç benzemiyor, kime çektiyse artık. Ne kadar da beceriksiz. Hiçbir şeyin üstesinden kendi başına gelemiyor. Ne acıktığını biliyor ne susadığını, ne üşüdüğünden haberi var ne ısındığından, bir çorabını bile kendi başına giymekten aciz, hiçbir şeyi biz hatırlatmadan yapmıyor, hatırlattığımızda da becerebilse bari…

Bu çocuktan adam değil hiçbir şey olmaz...

Bazen de çocuklara öyle sözler söyleniyor, öyle övgüler yapılıyor ve öyle geribildirimler veriliyor ki, çocuk kendini olduğundan çok daha ‘fazla’ algılıyor. Bu çocuklar da dünyanın kendi etraflarında döndüğünü düşünüyor.

Örneğin;

Sen harikasın,

Olağan üstüsün,

Mükemmelsin,

İstediğin ‘her şeyi’ başarabilirsin, yeter ki iste,

Çok zekisin,

En yakışıklısın, en güzelsin,

Vb…

Sevgili anne babalar;

Çocuğunuzun ‘gerçek’ durumuna ve potansiyeline uygun davranın. Elbette ki kendini geliştirmesi için yüreklendirici, cesaretlendirici yaklaşın ve motive edici olun. Yalnız o motivatörlerin altında ezilmesine neden olmayın.

Çocuklarınız sizin kolunuz bacağınız gibi uzantılarınız değil ya da kendi yapamadıklarınızı, üzerlerinde gerçekleştireceğiniz kişiler değil. Bunun farkında olarak, onların gerçeklerini ve gelişimsel özelliklerini bilerek davranın.

Yaklaşım şekliniz;

Ne potansiyelini kullanmasını ve gelişmesini engelleyici bir şekilde olsun, ne de dünyaları ben yarattım onlar benim etrafımda dönüyor algısı oluştursun…