HADİSLER VAHİY MİDİR?
İslam dininin ana kaynağı şüphesiz ki Kur'an-ı kerimdir. Maide 3. ayette "İşte bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizde ki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam-ı beğendim/ seçtim." cümlelerinde açıkça dinin ne ile tamamlandığı bildirilmektedir. Fıkıh ilminde bu biraz daha açık hale getirilmiştir. Allah'ü Teâlâ’nın Kur'an da açıkça emrettiklerine Farz, kapalı, net anlaşılmayan emirlere de hanefi mezhebine göre Vacip denmiştir. Peygamberimizin uygulamalarına ve emirlerine de Sünnet denmiştir. Vahiy kaynaklı Kur'an emirlerine itaat etmeyenler Şeriatın koyduğu sınırlar içinde dünyevi ve uhrevi yaptırımlar vardır. Ama Sünneti terk edenler için ne dünya da ve ne de Ahirette bir yaptırımdan bahsedilmemektedir. Sünnetleri ortaya koyan hadislerdir. Eğer hadisler vahiy olsaydı, sünneti terk eden de azaba duçar olmaz mıydı? Yüce Allah, Kur'an-ı keriminde "Muhakkak ki zikri (Kur'an’ı) biz indirdik ve onu biz koruyucuyuz" buyurarak vahyini koruma altına aldığını bildiriyor. Bugün mevcut hadis kitaplarında ki mevzu (Uydurma) hadisleri insanlara göstermek için elli den fazla "Mevzuat" kitabı yazılmıştır. Eğer hadisler vahiy olsaydı, Kur'an-ı koruyan Allah, hadisleri de korumaz mıydı? Büyük Hadis Âlimlerine bakalım, mesela İmam Buharinin 600 000 hadis içinden 7000 hadisi seçip aldığı söyleniyor. Eğer İmamı Buhari 593000 hadisin uydurma olduğuna kanaat getirerek almadıysa tam bir felaket olur. Çünkü onun tercih etmediklerini diğerleri tercih etmiştir ve şu anda o hadisler kitaplarda mevcuttur. Eğer bu binlerce hadis sahihse ve Vahiyse İmam Buhari kitabına niçin almamıştır? Yok, vahiy değilse diğer hadis âlimleri kitaplarına niçin almışlardır ve böyle bir şüpheye nasıl vahiy diyeceğiz. Hâlbuki Yüce Mevla "Bakara 2. ayette "İşte bu kitapta şüphe yoktur" buyurur. Cenabı Hak, Maide 67 de Şöyle buyurur: Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni (Olduğu gibi) tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun Elçiliğini yapmamış olursun. (Görevini yaparsan) Allah seni (İnanmayan) insanlardan koruyacaktır." Yüce Allah'ın peygamberini Tebliğ yapmazsan görevini yapmamış olursun" diyor. Bir başka ayette "Teğliğ ettiğine başka söz katarsan şah damarını koparırım" diyor. Peygamberimiz, Veda hutbesinde Sahabelerine Allah'tan bana vahyedileni size tebliğ ettim mi, tebliğ ettim mi diye üç defa tekrarlıyor. Hazır bulunan binlerce sahabe, "Tebliğ ettin Ya Rasulellah" diye cevaplıyorlar. Ve "Şahid ol Ya Rabbi" diyerek Allah'ü Teâlâ’yı şahit tutuyor. Peki, bu tebliğ edilen vahiy sadece Kur'an olduğuna göre eğer Hadisler vahiy olsaydı aynı titizlikle onları da tebliğ etmesi gerekmez miydi? Hâlbuki bırak tebliğ etmeyi, hadislerin yazılmasına dahi müsaade etmemiştir. Benim bildiğim hadis yazmayı yasaklayan dört tane hadis vardır. Peygamber sonradan yazılmasına müsaade etti deniyor. Bu konuda sahih bir hadis rivayet eden var mı? Hangi hadis kitabında yazıyor? Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemine yazılı olarak 500 hadis ulaştı deniyor. Hz. Ömer toplanan bu hadisleri, "Allah'ın kitabının yanına başka kitap mı koyacağız diye yakıyor. Hadislerin vahiy olduğunu kabul etse Hz. Ömer onları yakar mıydı? Hadislerin vahiy olduğunu iddia eden kaç tane hadis âlimi vardır? Bu konu da İCMA hâsıl olmuş mudur? Bir hadis âlimine göre tevatürle sahih olduğu söylenen hadis başka bir âlime göre mevzu olduğu söyleniyor. Burada hangisinin söylediğine itibar edilecek? Daha önemlisi eğer hadisler vahiy ise ayetlerden ne farkı vardır? Ayetle Hadis Kudsinin, Hadisi Kudsi ile diğer hadislerin arasında ki fark nedir? Hadisi Kudsiler için Manası Allah'tan Lafzı Rasulüllah'tan diye tarif edilmiş. Aynı zamanda Hadisi Kudsi deyimi Peygamberin vefatından 400 sene sonra çıktığı söyleniyor. Manası Allah'tan, Lafzı Peygamber den gelen Kudsi hadisleri dört yüz sene kim saklamış da sonra vahiy diye ortaya çıkarmıştır? Bu konu da İddiacılara yüzlerce soru yöneltilebilir. Ama ben son bir soruyla bu mevzuyu sonlandırmak istiyorum: Hadislere vahiy diyenler Haşr suresi 7. ci ayetini delil olarak gösterirler. Bektaşinin "Namaza yaklaşmayın bölümünü alıp, devamını oku diyenlere ben hafız değilim dediği gibi bizim vahiyciler de ayetin, "Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin" bölümünü alıyorlar ve bütün sözlerini vahiy yapıyorlar. Hâlbuki ayetin önünü, arkasını okuduğumuz zaman ayetin bambaşka bir konuyu anlattığı anlaşılıyor: Ayetin tam manası şöyledir: "Allah'ın, (Fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın Peygamberine kazandırdığı mallar, Allah'a Peygambere, onun yakınlarına, Yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, yalnız içinizden zenginler arasında dolaşan bir servet (Ve güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir.) Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Şüphesiz Allah'ın azabı çetindir." Görüldüğü gibi Ayette hadisçilerin, “Peygamber neyi yasakladıysa onu alın, neyi de yasakladıysa ondan vazgeçin. Cümlesinin anlattığı Peygamberin ağzından çıkan her sözün vahiy olduğundan değil, Peygamberin dağıttığı ganimet mallarına itiraz edilmemesi istenmektedir. Bundan Bir ay önce Sivas'ın büyük âlimi olarak tanıtılan bir Hoca arkadaş ta hadislerin vahiy olduğunu iddia etmişti. Kendisi diyanetten emekli olduğu için bizi küçük görmüş, cevap vermemize bile fırsat vermemişti. İnşallah oda bu açıklamaları okur da ip üstüne un sermekten vazgeçer.