TASAVVUFUN YANLIŞLARI: PEYGAMBERİMİZİN ŞEMAİLİ:
Siyer ve tasavvuf kitaplarında sıkça anlatılanlardan biride Peygamber Efendimizin “Şemaili Şerifi”dir. Allah’ın kitabında haber vermediği ve bilinmesini istemediği konular olsa da Peygamberimizin şeklini merak edenler için bu bilgiler gerekli görülebilir. Fakat bu konuda “Şemail” yazanlar Peygamberin kaşını, gözünü, saçını, sakalını, boyunu, endamını öyle tarif etmişler dir ki bu günün ressamları peygamberimizi tam resmini yapabilirler. Birisi böyle bir resim çizse, hemen onu küfürle suçlarlar. Halbuki bunların yaptığı da resmin çizilmesine malzeme olan bilgilerdir.
Tasavvuf ehli bunlarla da yetinmemişler, ilaveten birde manevi özellikler sıralamışlardır.
1- O bir nur idi, nurun boyu tarif edilir mi? Demişler. Yani madde olmaktan çıkarmışlar ve soyut hale getirmişler.
2- (Bir uydurmaya göre) Allah demiş ki: “Habibim ben Yusuf’un güzelliğini Kür-sinin nurundan verdim, senin güzelliğini ise Cemalimin, Zatımın nurundan verdim.”
Kısa İzah: Peygamberi mahza nur olarak sunmanın birçok yanlışı var. Nur, Kur’an’ın anlatımı ile bir ışıktır, şeffaftır. Hâlbuki Peygamber yine Kur’an’ın bildirdiğine göre etten, kemikten, kandan oluşan diğer insanlar gibi bir insandır. Allah (c.c.) şöyle buyurur: De ki: “Ben yalnız sizin gibi bir beşerim. Ancak bana şöyle vahyolunuyor: İlahınız ancak bir tek İlah’tır. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı dilerse, salih bir amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin. (Kehf, 110)
Gelelim Peygamberimize yakıştırılan ikinci vasıflara: Bir defa, Allah’ü Teâlâ’nı Peygamberine “Ya Habibim” dediğine hiçbir yerde rastlanmamıştır. Allah, Peygamberimizi sevdiği gibi bütün inanan kullarını sever, fakat Allah’ın vermediği sıfatı, başkalarının vermesi doğru olmaz.
İkincisi: “Ben Yusuf’un güzelliğini Kürsinin nurundan verdim.” Cümlesinde yanlış anlaşılmaya müsait birçok mana vardır. Yani, Allah, Hz. Yusuf’a güzellik vermek için, Kürsüye verdiği güzellikten almaya mecbur mu? Ve ya Kürsüden almadan direk kendisi güzellik veremez mi? Diğer taraftan erkekler ne kadar güzel olsa onlara göre kadınlar daha güzeldir. Kaldı ki, Yüce Allah umum insanlığı kastederek “Lekat haleknel insane fi ehseni tekvim” buyurmuştur. Yani “Ki biz insanı en güzel biçimde yarattık. (Tin, 4)
Üçüncüsü: “Senin güzelliğini ise Cemalımın ve zatımın nurundan verdim. Cümlede ki Cemal’i ve Zatı birbirinden ayırmak normal değilse de biz sadece Cemal sıfatının üzerinde duralım. Biz şu anda her Pazar sabahı Esma-ül “Husna” dersleri okuyoruz. Allah’ın, Cemal ve Celal sıfatları var mı diye bir soruya cevap aradık ve bu sıfatları Kur’an’da bulamadık. Bazı tasavvuf bilginlerinin bu sıfatları bazı küme sıfatlara verdiklerini gördük.
Celal sıfatları şunlardır: “Kahhar, Azim, Aziz, Müntekim, Cebbar, Kuddus, Kadim ve başkaları. Bu sıfatları sayanlar diyorlar ki, bu sıfatlar iç içedir. Allah bir insana Kahhar ismi ile tecelli ederse, Kahhar ismi ile tecelli etmediği insana Cemal sıfatı ile tecelli etmiş olur” diyorlar. Bence yetersiz izah olarak görüyorum. Çünkü Kahhar sıfatının karşıtı Rahim sıfatı olsa daha uygun olur. Bazı sıfatlar vardır ki eşlilidir, biri olmazsa diğeri anlaşılmaz. Mesela Birine Uzun boylu” diyebilmemiz için, kısa boylunun da olması lazım, Birine “Ak” diyebilmemiz için karşıda kara da olması lazım. Aynen bunlar gibi Yüce Allah’ın Cemal yani “Güzel” sıfatı olması için karşısında bir de çirkin sıfat olması lazım. Halbuki Yüce Allah noksan sıfatlardan münezzehtir Yüce Mevla’ya, kısa, kara veya çirkin sıfatları yakıştırılamaz. Yanlışım varsa düzeltene teşekkür ederim.