KUR'AN'LA RANDEVULEŞMEK VE BİZE SUNULAN FIRSATLARI KAÇIRMAMAK VAKTİDİR!
Önce Resul(sav)'e bir kulak verelim mi dostlar?
O(sav) yaşadığı yıllarda ona “Kulak!” lakabı verilmişti.
Zira Resul Hz. Muhammed (sav) kapısına gelen herkesi dinler, kendisine başvuran herkesin derdine çareler bulmaya çalışır, hiç kimseyi hor görmez ve herkesle muhatap olurdu. Gençlik yıllarında bile Hılfıl Fudul diye bilinen “Erdemliler İttifakı”nın üyesi olmuştu. Dara düşmüş, hakkı gasbedilmiş kimseler hep O(sav)'nun kapısını çalardı. O(sav) ise bu tür talepleri hiç bir şekilde savsaklamaz ve gerekli girişimlerde bulunarak meseleyi çözme yoluna giderdi.
Bu konuda bir çok örnekler mevcuttur. Ama şimdilik mevzumuz bu değildir. Esas mevzumuz böyle bir ahlaka ve duruşa sahip olan Resul(sav)'ün sözlerine bizim de kulak kabartıp kabartmayışımızdır.
Resul (sav)ün “(Biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!” Enbiya Sur, 21/107 ayetine mazhar olduğunu biliyor muyuz acaba?
Ya da Resul(sav)'ün “Gerçek şu ki, Allah'ı ve Ahiret Günü'nü [korku ve umutla bekleyen] ve O'nu her daim anan kimseler için Allah'ın Elçisi güzel bir örnek teşkil eder!” Ahzap Sur, 33/21 ayeti gereğince bize rol model olması gerektiğinin farkında mıyız acaba?
Ya da “Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur!..” Nisa Sur, 4/80 ayetini kendimize ölçü almakta mıyız?
Ne derseniz?
Kendimizle hiç empati kurduk mu acaba?
Böyle bir Resul(sav)'den bize ne miras kalabilir hiç düşündük mü?
Ya da O'nun sakalı, kılı, tüyü, seccadesi, oku, mızrapı, kalkanı, hırkası yada cüppesi mi bize miras olarak yeter yoksa getirdiği Kur'an'ımı?
Yine ayet ne buyuruyor. Bir bakalım mı?
“Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim ve size olan nimetimi tamamladım; ve (Allah'a) teslimiyeti (İslam'ı)sizin için hayat tarzı olarak benimsedim!” Maide Sur, 5/3
Şimdi O(sav)'na kulak verme sırası bizde. Hep birlikte dinleyelim isterseniz O(sav)'nu.
Bir adam “Ya Resulallah! Allahın en sevdiği amel hangisidir?” diye sordu. Hz. Peygamber: -“Konup göçendir” cevabını verdi. Adam: -“Konup göçen kimdir Ya Rasulallah?” diye sorunca, -“Kur'an'ı okuyan, bitince de tekrar başlayandır!” cevabını aldı. (Tirmizi)
Bir başka Hadisi Şerifte de Hz. Ali(ra)'den rivayetle Peygamberimiz: “Kendisinde anlayış ve idrak bulunmayan ibadette hayır olmadığı gibi, düşünmeksizin yapılan Kur'an okuma da hayır yoktur!” (Gazali-İhya) demiştir.
Gel de bu Kur'an'ı safdışı et. Gelde Peygamberimizin bu sözlerini kulak ardı et.
Yahu biz insanoğlu Allah(cc)'ın yarattığı şaheser değil miyiz? Yaratan yarattığı, büyük bir emek sarfettiği ve güvendiği kullarına yaraşır bir programla donatmaz mı?
Ağzımıza tad vermeyen, midemize bulantı veren bir damlayı bile vücudumuza almazken, elbisemizde oluşan ufacık bir izden dolayı bir kimsenin yanına bile çıkamazken bize ne oluyor da hayat kitabımız Kur'an'la aramıza mesafeler koyarız ki?
Halbuki bu Kur'an aklımızı, ruhumuzu ve benliğimizi doğru zemine oturtmak için gönderilmemiş midir?
Mezarlıkta ölüye okuduğumuz, hastalar iyileşsin diye okuyup üflediğimiz bu kitap şimdiye dek hangi bireysel ve toplumsal yaralarımıza merhem oldu ki?
Artık Resul(sav)'ün ikazlarına kulak kabartmak bizim için elzemdir. Bizim için Kur'an'ı okumak, anlamak, kavramak ve yaşamak vaktidir. Mazeretimiz olmamalı. Bu Kur'an hayatımıza çok zindelikler katar. Bizi bir çok keşmekeşlikten, sarhoşluktan ve nahoşluktan uzaklaştırır.
Nerden mi biliyorum. Alın size rabbimizin bu konuda ki hitabına sizlerde bir kulak kabartın!
“Öyleyse, onlar bu Kur’an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? Gerçek şu ki, kendilerine doğru yol apaçık gösterildikten sonra sırtlarını [bu mesaja] dönenler [böyle yaparlar, çünkü] Şeytan onların hayallerini süsleyip bezemiş ve onları sahte ve düzmece ümitlerle doldurmuştur.”(Muhammed Sur, 47/24-25)
Değerli olan, kalıcı olan, ebedi olan, ulvi olan, yüce olan, anlamlı olan, kazandıran, kuvvetli kılan, şaşırtmayan, yükselten, kendini bulduran ne tür güzellikler varsa bu kitaptadır.
Öyleyse bu kitabı bize getiren Resul(sav)'ün sözlerine kulak kabartma vakti gelmedi mi?
Unutmayalım ki;
Kur'an'ı hayata müdahil bir kitap haline getirmek, Kur'an'la çağdaş olmak, Kur'an'la anlamlı bir hayat yaşamak, Kur'an'la tanışık ve barışık bir hayat sürmek kişileri ve toplumları her türlü aşırılık, taşkınlık ve sapkınlıklardan korur.
Böyle bir Kur'an'la hayatınızı anlamlandırmak için herhangi bir mazeretimiz olmamalı. Bir gün 24 saat ama o kadar çok maleyani şeylerle vakit geçirmekteyiz ki farkında bile değiliz. Bir AVM'de çekiliş var denildiğinde koşarız. Bir firmanın başlattığı ucuzluk kampanyasında oluşan izdihamdan birbirimizi ezeriz. Fakat müntesiplerine dünya ahiret mutluluğu sunan Kur'an'da yer alan fırsatları kaçırmamak için bir o kadar duyarsız davranırız..
Bu Kur'anda siz, biz ve hepimiz için hayat vaat ediyor yüce Allah.
O yüce Kur'an'da her çağa özgü vahyi birer mesaj vardır.
İbret almak ve her an Kur'anla randevulaşmak ve onunla doyasıya anlar yaşamak dileğiyle vuslatınız yalnızca O’na olsun.