
Siyasetin Ağırlığını Taşırken Halkın Yanında Kalabilmek
Bugünün Türkiye’sinde siyaset, yalnızca kanun teklifleriyle, grup toplantılarıyla, kürsü konuşmalarıyla yapılmıyor. Bir siyasetçinin gücü artık yalnızca mecliste aldığı sorumlulukla değil, toplumla kurduğu bağla da ölçülüyor.
AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, işte bu iki kulvarda da dikkat çeken isimlerden biri. Meclisin belki de en stratejik koltuklarından birinde oturuyor. Yasama takviminin planlanmasından parti içi koordinasyona, kritik görüşmelerden kamuoyuna verilecek siyasi reflekslere kadar birçok sorumluluk onun omuzlarında. Kolay değil; her gün adım adım planlanmış, her dakikası dolu dolu geçen bir tempo.
Ancak Güler’i farklı kılan şey yalnızca bu yüksek görevleri başarıyla yürütmesi değil aynı zamanda siyasetin merkezinden uzaklaşmadan halkla olan bağını diri tutması. Bürokratik rutine hapsolmadan, toplumun nabzını yerinde tutabilmesi.
Kurban Bayramı’nda yürüttüğü program da bunun bir göstergesi niteliğinde. Meclis tatildeydi ama o görevdeydi. Tatile çıkan değil, vatandaşla buluşan bir siyasi profil ortaya koydu. Camiden çocuk evlerine, huzurevinden köy meydanlarına, kontrol noktalarından itfaiyeye kadar çok geniş bir yelpazede vatandaşla buluştu. Bu ziyaretler protokol gereği yapılmadı. Bu ziyaretler bir anlayışın ve siyaset tarzının yansıması sonucu yapıldı.
Çünkü artık halkın beklentisi sadece hizmet değil, yakınlık. Sadece söz değil, temas. Güler, bu beklentileri sadece sözde değil, pratikte de yerine getiriyor. Temsil ettiği makamın ciddiyetini korurken, sahadan da kopmuyor. Bu, her siyasetçiye nasip olmayan bir denge.
Abdullah Güler aynı zamanda güçlü bir koordinasyon adamı. İş dünyasıyla da, yerel yöneticilerle de, toplumun her kesimiyle diyalog kanallarını açık tutmayı başarıyor. Hem siyasi hem bürokratik dengenin kurulduğu bir dönemde, yapıcı üslubu ve çözüm odaklı yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Siyasette keskin çizgilerin yumuşatılması, karmaşık süreçlerin yönetilmesi onun gibi isimlerin deneyimiyle mümkün oluyor.
Türkiye'nin içinde bulunduğu bu dönem; sabırlı, dirayetli ve sorumluluk bilinci yüksek siyasetçilere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor. Abdullah Güler, bu vasıflarıyla hem partisinin hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önemli yapı taşlarından biri hâline gelmiş durumda.
Siyaset bir yandan karar alma işidir; ama aynı zamanda güven inşa etme sanatıdır. Güler, aldığı görevleri yerine getirmenin ötesinde, güven duygusunu da taşımayı çok iyi biliyor.
Bu ülke; sakin ama etkili konuşan, görevini sessizce ama kararlılıkla yapan, hem genel siyaseti hem yerel sorumluluğu hakkıyla taşıyan siyasetçileri unutmaz.
Siyasetin yükü ağırdır; ama bu yükü omuzlayıp milletle bağını koparmadan yürüyenler, iz bırakır. Abdullah Güler de bu izleri sessizce ama kalıcı bir şekilde atıyor.
Abdullah Güler’e, Türkiye ve Sivas için gösterdiği yoğun çalışma temposu ve fedakârlık için teşekkür etmek gerekir. Halkla iç içe, durmadan çalışan bu güçlü siyasetçi, hem ülkemize hem de memleketine değerli hizmetler sunuyor. Emekleri ve azmiyle örnek olmaya devam ediyor.