Geçtiğimiz 12 Kasım ünlü Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’in 183. doğum günüydü. Gerek ülkenin gündemi gerekse sanatçının anısına “çok bilinmeyen” bir yaşanmışlığı anlatalım istedik:

Yıl 1953, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi Başhekimi Fahri Celal Göktulga, Rodin’in düşünen adam heykelinin resmini bir dergide görür ve hastanede tedavi gören Heykeltıraş Kemal Künmat’a, bunu yapıp yapamayacağını sorar. Sanatçı, istediği malzemelerin getirilmesi halinde yapabileceğini söyler. Askeri birliklerin de yardımıyla, sanatçının istediği kaya blok hastane bahçesine getirilir. Aylarca çalışan Künmat, heykelin bitmesine az bir zaman kala “O kadar emek harcıyorum, paramı isterim!” der. Başhekim maaşının 400 TL olduğu günlerde, 40 bin TL istediği söylenen sanatçının isteği geri çevrilir. Bunun üzerine Künmat, heykelin çenesine koyduğu kolunu yapmadan taburcu olur ve hastaneden çıkar. 6 ay boyunca kolsuz bekleyen heykel, “Psikotik depresyon” tanısıyla hastaneye yatırılan Mehmet Pişdar adlı bir yüzbaşı tarafından, “Heykeli bitirince buradan çıkarım” sözünü almasıyla heykel tamamlanır, sonrasında verilen söze sadık kalınarak kendisi taburcu edilir...

FİLM: Casablanca – Yönetmen: Michael Curtiz. Başroller: Humprey Bogart, Ingrid Bergman

Klasik Hollywood sinemasının unutulmaz yapıtlarından biridir. 1942 yapımı bu film, II. Dünya Savaşı sırasında geçen bir aşk ve casusluk öyküsünü anlatır. Film, Vichy Fransası kontrolündeki Kuzey Afrika'nın Marakeş'teki bir kasabası olan Casablanca'da geçer. Film, aşk, sadakat, fedakarlık ve vicdan gibi temaları ustalıkla işler. Özellikle "La Marseillaise" şarkısının etkileyici sahneleri, film tarihine damga vurmuştur. "Casablanca", sadece sinema tarihindeki en büyük romantik filmlerden biri olarak değil, aynı zamanda unutulmaz replikleriyle de izleyicilerin kalbinde taht kurmuş bir başyapıttır.

ROMAN: Tutunamayanlar - Oğuz Atay

İntihar eden arkadaşı Selim Işık’ın ölümünden kendini de sorumlu tutan Turgut Özben, Selim’in tüm tanıdığı, bildiği kişilerle irtibata geçtiğinde inanılmaz tablolarla karşılaşır. Selim Işık, düşünen, sorgulayan her insanın yaşadığını yaşamış ve sonuçta “Tutunamamıştır”. Oğuz Atay’ın ilk romanı, başyapıt niteliğinde bir eser…

ŞİİR: Vatan Şarkısı- Namık Kemal (2 Aralık vefatının 135. Yıldönümü anısına)

Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır

Serhadimize kal´a bizim hâk-i bendedir

Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir

Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız, can verir nâm alırız biz

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda

Can korkusu geçmez ovamızda dağımızda

Her gûşede bir şir yatar toprağımızda

Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız, can verir nâm alırız biz

Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın

Cennet kapusu can veren ihvâna açılsın

Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın

Gavgâda şehdetle bütün kâm alırız biz

Osmanlılarız can verir nâm alırız biz

YANLIŞ: Paşabahçe

DOĞRU: Paşa Fabrikası

GÜNÜN SÖZÜ: “Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin, ama dinlediğin zaman bir şeyler öğrenirsin.” Dalay Lama

ÜTOPYA: Terravenenum Sansür Bakanlığı, sansürlenecek kitap, gazete ve fikir kalmadığı için bakanlık binasını AVM’ye çevirdi. AVM’ye her gün on bin zorunlu ziyaretçi alınacağı bildirildi!

ŞADİ-İ ŞİRAZİ’DEN: ”Bir köşeye çekilip oturmayı, elimi eteğimi çekerek görüşmek ve konuşmaktan kendimi alıkoymayı düşündüm. Defteri darmadağınık sözlerden yıkayıp temizleyeyim, yazdıklarımı sileyim de bundan sonra bu gibi perişan sözler söylemeyeyim ve böyle yazılar yazmayayım dedim, ama heyhat!..”

TEBESSÜM: 100 sene evvel hemen herkesin atı, sadece zenginlerin arabası vardı. Şimdi hemen herkesin arabası var, sadece zenginlerin atı!..