
Türklüğe Adanmış Yüreklerin Günüdür Bugün
Millet olmak; sadece aynı coğrafyada yaşamak, aynı dili konuşmak değildir. Millet olmak, aynı inancı, aynı kaderi, aynı şuurla taşımaktır. Bugün 3 Mayıs Türkçülük Günü.
Ben bir Türk kadını olarak, atalarıma duyduğum minneti, yüreğimde hissettiğim Türk sevdasını, bu topraklara olan bağlılığımı sadece anmakla değil, anlatmakla da sorumlu hissediyorum kendimi. Çünkü 3 Mayıs, sadece geçmişi yad etmek değil, geleceğe yön vermek, gelecek nesillerimizi doğru şekillendirmenin önemine değinmektir.
Bir milletin dili, tarihi, kültürü, şehitlerinin hatırası ve evlatlarının şuuru varsa ayaktadır. İşte biz o şuuru savunuyoruz. Çünkü biliyoruz ki; Türklük bir ırktan ibaret değil, bir duruştur. Bu duruş; al bayrağın gölgesinde başı dik, yüreği vatanla çarpan herkesin omuzlarında yükselir.
Bugün gençlerimize, çocuklarımıza “Türklük nedir?” diye sorulacaksa; cevap ne bir slogan, ne de ezber bir metin olmalıdır. Cevap; Mete Han’da, Bilge Kağan’da, Atilla’da, Alparslan’da, Fatih’te, Atatürk’te saklıdır. Cevap; kanla yazılmış bin yıllık bir destandadır. O destanı okuyamayan, anlayamayan, aktaramayan her toplum, kimliğini unutur, benliğini kaybeder.
Bazıları Türk olduğunu unuttu belki. Ama düşman unutmadı. Bayrağımıza, toprağımıza, dilimize saldıranlar hâlâ pusuda. O yüzden biz de unutmayacağız. Biz de uyumayacağız. Birliğe, dirliğe, kimliğe sarılacağız.
Bugün 3 Mayıs. Hatırlama günü.
Türk’üm diyenin başını eğmediği, Türklükle gurur duyanın yalnız hissetmediği bir gün.
Bugün; milliyetçiliği suç değil, şeref bilenlerin günüdür.
Bugün; bu millete ve bu devlete yüreğiyle bağlı olanların günüdür.
Bugün Türkçülük günüdür.
“Ne mutlu Türk’üm diyene.”