Sivas Haberleri
SİVAS
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Sivas
Açık
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,8408 %-0.13
44,1998 %0.14
Ara

HAYATIMIN YAZISI (1)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Merhum Menderes’in idam edildiği günlerde Kur’an okumaya başlamıştım. Devamında Hafızlık yapmaya devam ettim ve 1962 nin sonlarında da Hafızlığı bitirdim. Rahmetli dedem beni ve benimle beraber okuyan arkadaşımı alıp Tokat Gazova da buluna bir köyde ki Kur’an Kursuna götürdü ve bizi oraya bıraktı.

Bu kursların Süleymancı diye bilinen Kurslar olduğunu sonra öğrendim. Bu Kurslar da iki şeyi öğrenmeye başladık. Birincisi eski Medrese usulü Arapça öğreniyorduk. İkincisi ise Kurslarda tarikata girme zorunluluğu vardı. Çünkü bu Kurslarda ki eğitimi başlatan Süleyman Hilmi Tunahan Efendi bir Medrese âlimi olduğu gibi aynı zamanda Nakşibendî tarikatının bir kolunun Şeyhi idi.

Süleyman Efendi biz Kurslara girmeden evvel vefat etmiş olsa da Hocalarımızın bize anlattığına göre Süleyman Efendi Hatemül evliya idi ve onun tasarrufu yani insanlar üzerinde ki müspet etkisi kıyamete kadar devam edecekti.

Henüz 12 yaşlarımda olmama rağmen bu söylenen tasarruf yetkisi bana biraz ters geliyordu. O zamanki küçük aklım ile “Ölen kişinin dirilere etkisi olabiliyorsa o zaman Peygamberimizin yetkisi olması lazım ve kıyamete kadar da onun yetkisinin devam etmesi lazım” diyordum.

Ama bu düşüncemizi, Hocalara değil, arkadaşlara bile anlatmamız kurstan kovulmamıza sebep olabilirdi. Tarikata girmemizin gereği olarak zikrin bir çeşidi kabul edilen Hatmi Hacegan ve Hatmi Kadirileri her Perşembe yapmaya başladık. Ben o zamana kadar Sivas’ta bir iki defa zikir meclislerine katılmıştım bu hatmelere benzer zikirler yapılıyordu.

Fakat o güne kadar görmediğim bir zikir çeşidi ile de tanışmıştık. Sabah namazından önce kalkıp rabıta yapacaktık. Hocalarımız Rabıtanın nasıl yapılacağını şöyle anlattılar:

Namaz kılıyormuş gibi abdest alındıktan sonra kuytu bir köşeye Tehıyyatta gibi oturup, başımızı kalbimizin üstü olan sol mememize bakıyormuş gibi durup gözlerimizi kapatacağız. Üstadımızı hemen karşımız da yüksekse bir yerde oturuyormuş gibi kabul edip onun kalbinden kendi kalbimize bir hortumla nur aktığını varsayacağız. Üstadımızın yani şeyhimizin kalbinden gelen nurla kalbimizdeki günah kirlerinin temizlendiğini kabul edeceğiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *