1-İslam’da aile, ümmeti meydana getiren yapının en temel birimidir. Bir bina için temel ne kadar önemli ise, ümmet için de aile o kadar önemlidir. Fertler aileleri aileler de ümmeti oluşturduğuna göre; bu yapıda fertlerin önemi de asla göz ardı edilemez.

2-Bağımlılık; biyo-psiko-sosyal bir hastalıktır. Kişinin alışılmış olan herhangi bir ilaç veya maddeye karşı engellenmesi imkansız psikolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç duyması, alınan miktarın ve alınma sıklığının giderek artması, alınmadığı zaman yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ve bu ilaç veya madde alınmadan günlük hayatın sürdürülmesinin imkansız hale gelmesidir. Bağımlılık kronik bir hastalıktır. Kişiyi zararlarına rağmen madde aramaya zorlar. İlk kez kullanılan uyuşturucu kişinin özgür iradesiyle yaptığı bir seçimdir. Ancak tekrarlanan uyuşturucu kullanımı beyinde değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler de kişiyi kötü etkilerine rağmen, (ailevi problemler, hırsızlık, arkadaşlarını kaybetmek ve diğer fiziksel ya da zihinsel problemler) uyuşturucu aramaya ve tekrar tekrar kullanmaya iter. Ruhsal, bedensel, sosyal ya da adli problemler oluşturmasına rağmen bir maddeyi kullanmaya devam eden  insan, bağımlıdır.

Öfkelenen, tükenen, efkârlanan, korkan, yalnızlaşan, vazgeçen, özenen, merak eden, kendini ispata girişen… Pek çok insan için sebep farklı ama sonuç aynıdır: Kayıp, hüsran ve zarar!

İNSAN EMANETÇİDİR

Önce Kendisi, sonra ailesi, Diğer insanlar, Nihayetinde Varlık âlemi/Kâinat, Allah tarafından insana “emanet” edilmiştir. Emanetçiye düşen bi hakkın kendisine emanet edilene riayet edilmesi ve onu sahibine teslim edinceye kadar muhafaza etmesidir çünkü emanetçi Kendine ait olmayan, bir diğer deyişle “üzerlerinde istediği gibi tasarruf yetkisine sahip olmadığı” bütün bu emanetler hakkında “emanetin sahibi” olan Allah’a bir gün hesap verecektir

Modern dünyada bize emanet edilene karşı dış saldırıların hadi hesabı yoktur. Bir taraftan şeytani duygu ve düşünceler etrafını saramalarken insan, diğer taraftan bu vaziyetten faydalanmak, su istimal etmek isteyen beni âdemoğulları insanın imtihanını zorlaştırıyor. Ve unutmamak gerekir ki emaneti koruma noktasında insan bilinçli hareket etmeyi öğrenmelidir. Din bu durumda devreye girer ki en büyük destekçi olarak ortaya çıkar: çünkü bütün insanların canlarının, mallarının, neslinin, aklının ve dininin muhafazası garantiye almıştır bu anlamda bütün insanlığa bu beş dokunmaza karşı saldırgan olmaması konusunu şiddetle vurgulamaktadır

MADDE BAĞIMLILIĞI EMANETE SALDIRMADIR

Madde kullanan kişinin; Canı (bedeni ve sağlığı)Aklı (iradesi, düşünme ve muhakeme yeteneği)Malı Irzı (saygınlığı) ve nesli (ailesi)İnancı (dinî duyguları, ibadet hayatı ve ahlakı)zarar görmektedir. İslam’da sarhoşluk veren içkiler yanında her türlü uyuşturucu yasaklanmıştır. Çünkü bunlarda da sarhoş edici özellik vardır. Ayeti Kerimede: Ey inananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. ( Maide 36/90)

Hadislerde genel olarak sarhoşluk veren sıvı veya katı veya uçucu bütün maddelerin içilmesi, kullanılması yasaklanmıştır. Sarhoşluk veren her içki haramdır.( Buhari,Eşribe 4,10; Müslim,Eşribe,67-6) Çoğu sarhoşluk veren  şeyin azıda haradır.( Ebu Davut, Eşribe , 5; Tirmizi,Eşribe,3) Her sarhoşluk veren şey haramdır. ( Müslim, Eşribe 7375; Buhari Edeb,80)

Bağımlılık “kötüdür”. Kötüyle mücadele (nehiy ani’l-münker) ise, farzdır. Peygamberimiz buyuruyor ki, “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle müdahale etsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle ona karşı nefret beslesin. Bu ise imanın asgari gereğidir.” (Müslim, Îmân, 78) burada en büyük görev ebeveynlere düşmektedir

Hz. Peygamber  (sav) buyurur ki; Hepiniz birer yöneticisiniz/sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir yöneticidir ve yönettiklerinden mesuldür. Evin erkeği bir yöneticidir ve yönettiklerinden sorumludur. Evin hanımı da bir yöneticidir ve yönettiklerinden mesuldür. ( Buhari istikraz,20) bu anlamada bizler kişilere değil münkere karşı mücadelemizi sürdürmek zorundayız ki bu kısa Ümidini yitirmiş, gelecek ve ahiretle ilgili kaygılarını atamamış insanın sabrı dardır. Gönlünde sürekli bir sıkıntı vardır. Allah Teâla bu yüzden kullarına Rahmetini hatırlatarak onları ümit kapılarına doğru çağırmaktadır. Yüce ALLAH Kur’an-ı Kerim’de günah kuyusuna girmiş kulları hakkında şöyle buyurur;

DEVAMI YARIN...