SİVAS ÜSTÜNE OYNANAN OYUNLAR

Abone Ol

  BİRİNCİ OYUN:

       Kahve taranmasından bir gün sonra şehrin merkezinde ki Jandarma komutanlığının yemekhanesinde bir toplantı tertip ediliyor. Bu toplantıya Alevi ve Sünni kesimden 100 kişi davet ediliyor. O, zaman ki idarecilerden Sivas Valisi Fikret Koçak, askeriyeyi temsilen şu anda rütbesini hatırlayamadığım bir General, Sivas Emniyet Müdürü, Müftü ve sair erkân da toplantıya iştirak etmişti.

      Halktan bazı kişilere söz verilerek olayların sebepleri ve çareleri araştırılıyordu. Bende söz alarak olayların gelişimini ve neticesini anlattım, tek çarenin mahallelerde kalan öğrencilerin buralardan çıkarılarak şehir merkezinde otellere veya yurtlara yerleştirilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştım.

       Gökçe bostan mahallesi muhtarı söz alarak, benim söylediklerimi destekler mahiyette bazı şeyler söyledikten sonra şöyle dedi: “Benim evimin karşısındaki evde on beş tane öğrenci kalıyor, bunların yüzünden gelinim, kızım dışarı çıkamıyor, bende bu öğrencilerin en kısa zamanda mahallelerden boşaltılmasını istiyorum” diyerek sözünü bitirdi.

       Vali başkanlığındaki idareci heyet şöyle bir karar aldı: “Anlaşılan duruma göre olayların çıkmasına vesile olan öğrenciler, kiracı olarak kaldıkları evlerden çıkarılacak, çarşı merkezinden yurt olarak tahsis edilecek bir binaya yerleştirilecek. Bu durum acilen Başbakan’a ve Milli Eğitim Bakan’ına bildirilerek onların onayı ve yardımı ile yürürlüğe konacak.

       Bu toplantıdan sonra olaylar her zamanki seyrinde devam ediyor ve böylece 3- Eylül 1978 Ramazanın Arefe gününe erişiyoruz. Arefe günü saat 10 sularında Alibaba Mahallesi ile Kolej arasında ki Çukur tarla mevkiinde Sünni bir vatandaşın çocuğu, Alevi vatandaşların evlerinde kiracı kalan solcu gençler tarafından dövülüyor. Sonra dövülen çocuğun annesi, babası hastanelik edecek şekilde dövüyorlar. Çukur tarlada köylerden yeni göçmüş fakir aileler, komşularına sahip çıkmak gayesiyle ellerine aldıkları taş ve sopalarla Kolej mevkiine saldırıyorlar. Bu durumu hazır kıta beklemekte olan solcu gençler, kendilerine taş ve sopalarla saldıran Sünnilere kurşunlarla cevap veriyorlar. Olayların hemen başında Sünni kesimden iki kadın öldürülüyor ve sekiz kişi silahla çeşitli yerlerinden vurularak yaralanıyorlar.

     Bu şekilde çukur tarla mevkiinden karşılarında hasım kalmayan solcu gençler, olayları genele yaymak içi Alibaba Mahallesinin alt tarafında bulun Pazar yerine saldırıyorlar. Orada da en az on kişiyi vurarak yaralıyorlar. Sonra şehrin diğer semtlerine dağılarak bir günde 9 tane Sünni vatandaşı öldürüp, yüze yakın Sünni’yi de silahla yaralıyorlar. Sünni kesimden olup sağcı diye adlandırılan gençlerde bu durumu haber alınca şehir merkezinde, Çavuşbaşı’nda, Altuntabak ’ta bazı iş yerlerine ve evlere saldırarak tahribatlar yapıyorlar ve bir kaç Alevi vatandaşı darp edip yaralıyorlar. Yine çukur tarla mevkiinde elinde silahı ile ortalığa ateş eden birini sağcı gençler linç ederek öldürüyor.

      Böylece olayların neticesinde ikisi Alevi, dokuzu Sünni olmak üzere 11 kişi öldürülüyor, yüze yakın insanın çoğu silahla yaralanıyor, bunların hepsi Sünni, sopa ve darpla yaralananlar alevi vatandaşlardan oluşuyordu.

     Bayramdan üç gün sonra çıkan Milliyet gazetesinde Sivas Valisi Fikret Koçak şöyle açıklama yapıyordu: “Bu olaylar çıkmadan önce Alevi ve Sünni vatandaşları bir araya getirerek görüştüm. Ortak olarak alınan kararın mahallelerdeki solcu öğrencileri şehir merkezinde bir yere yerleştirmemiz gerektiği doğrultusunda olduğunu Başbakan Ecevit’ bildirdim. Fakat öğrencileri mahallelerden merkeze almam için Başbakan bana izin vermedi ve netice bu şekilde cereyan etti” dedi.

   Evet, maksat hâsıl olmuş, 1400 senedir zaman-zaman şer odakları tarafından kaynatılmaya çalışılan fitne, fesat kazanı, bir daha altına ateş atılarak yakılmış, suçsuz, günahsız Türk Milleti birbirine bir daha düşman edilmişti. Bu olay Sivas üzerine oynanan birinci oyun olarak tarihteki yerini aldı. Allah nasip ederse diğer oyunları da yazarız.