Andolsun artarda gönderilen (Vahiylere) ve estikçe esenlere. Ve (ilahi mesajı) yaydıkça yayanlara. Hak ile batılı seçip ayıranlara. 1-2-3-4
Öğüdü ulaştıranlara. Özür ve uyarmak için. O size vaat olunan şey (kıyamet) elbette geçekleşecektir. O yıldızla sönüp gittiğinde. 5-6-7-8
Ve gök yarıldığında, Dağlar sökülüp savrulduğunda. Resullerin (Hesap yerinde) toplanması için vakit belirlendiğinde. 9-10-11
Peki, bunlar hangi güne ertelendi? (İyi ile kötünün) ayrım gününe. Bu
ayrım gününü sen biliyor musun? 12-13-14
O gün (Dini) yalanlayanların vay haline. Öncekileri yok etmedik mi? Sonra geridekileri de Yok ettiklerimizin peşine katarız. 15-16-17
İşte günahı (adet haline) getirenleri böyle (cezalandırırız.) (Hesap gününü yalanlayanların vay haline.18-19
Biz sizi basit/dayanıksız bir sudan yaratmadık mı? Sonra onu korunaklı bir yerde (rahim de) belirli süreye kadar yerleştirdik. 20-21-22
Bunların (olmasını) biz takdir ettik, bizim takdirimiz muhteşemdir. O gün (hakikatleri) yalanlayanların vay haline. 23-24
Ölüler ve diriler için yeryüzünü toplanma yeri yapmadık mı? Orada başı yüce dağlar kıldık ve tatlı suları size içirdik. 25-26-27
O günü yalanlayanların vay haline! Yalanlamakta olduğunuz şeye doğru gidin! Haydi, gidin üç kola ayrılmış (dumanın) gölgesine. 28-29-30
(O gölge) ne ateşten korur ne de gölgelendirir. Şüphesiz o (alevin ateşi) öyle kıvılcımlar saçar ki her birisi köşk gibidir. 31-32
Sanki onlar (kıvılcımlar) sarı develer gibidir. (Hesap gününü) yalanlayanların vay haline! Bu gün dilleri tutulur/konuşamazlar. 33-34-35
Onlara izin verilmez ki özür beyan etsinler. Bu hakikati yalanlayanların vay haline! Bu ayrım günüdür. Sizi, öncekileri topladık. 36-37-38
Haydin bir kurtuluş planınız varsa hemen uygulayın! (Hakikati) yalanlayanların vay haline! 39-40
Müttekiler, gözeler ve gölgeler altındadır. Ve canlarının istediği meyveleri yaptığınız amellere karşılık afiyetle yiyin ve için! 41-42-43
İyilik yapanları biz böyle karşılarız. O gün yalanlayanların vay haline! Siz ey günahkârlar! Az da olsa sizde yiyin, faydalanın! 44-45-46
O gün yalanlayanların vay haline! Onlara rüku edin denilince etmezler. O gün yalanlayanların vay haline! Bundan sonra
hangi söze inanacaklar. 47-48-49-50