MEHMET TIRPAN

Lösemili Çocuklara dikkat çekmek adına her yıl 2-8 Kasım tarihleri arasında yapılan etkinliklerle farkındalık oluşturulmaya çalışılan Lösemili Çocuklar Haftasında çocukların bu hastalık hakkında bilinçlendirilmesi ve bu hastalığın bulaşıcı bir hastalık olmadığına dikkat çekiliyor. Lösemili çocuklardan toplumun çekinmemesine yönelik yürütülen etkinliklerde bireylerin lösemili çocuklardan korkmaması, hasta olan kişiden çekinmemesi amaç edinilerek bu hastalığın bulaşıcı bir hastalık olmadığının altı çiziliyor.

LÖSEV’in bir kan hastalığının olduğu, kök hücrelerin anormal hücreye dönüşmesi ile lösemi hastalığının ortaya çıktığı, lösemili hastaların toplumdan dışlanmaması tam tersine toplumun bu çocuklara kucak açması adına farklı farklı etkinliklerde duyarlılık oluşturulmaya çalışılıyor. En çok 1 ve 5 yaş arasındaki çocuklarda görülen bu hastalığın erken teşhisinin oldukça önemli olduğunun da anlatıldığı etkinliklerde katılımcılara hastalığın belirtileri de anlatılarak kanser yapan gıdalardan, ilaçlardan, kimyasallardan, radyasyon yayan cihazlardan virüslerden ve depresyonlardan çocuklarını uzak tutmalarını öneriliyor.

Lösemili çocukların tedavisi için ise kemoterapi ve kemik iliği nakli yapılabiliyor. Kemoterapi tedavisi alan çocukların ilaçla tedavisi yaklaşık 3 yıl sürüyor ve hastanın tedavi başarısı yüzde 92’nin üzerine kadar çıkabiliyor. Bazı hastalara ise kök hücre bağışçısından alınan kök hücreler naklediliyor ve kök hücre ile birlikte hastaya kemik iliği nakledilmiş oluyor.

8 Kasım 1998 yılında Ankara’da Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV)’ in kurulması ile birlikte Türkiyedeki lösemili ve kanserli çocuklara vakıf aracılığı ile ücretsiz tedavi ile maddi ve sosyal destekler verildiği de biliniyor. Belirli periyotlarda Sivas’a gelen LÖSEV Tırı da lösevli çocuklara ve alelerine giysi, gıda ve diğer konularda destek veriyor.

Her yıl LÖSEV’in farklı illerde düzenlediği etkinliklerde lösemiden korunmak adına fast food gıdalar ve hazır atıştırmalıklardan çok fazla tüketilmemesi konusunda uyarılarda bulunarak çocuklara annelerinin pişirdiği yemeklerden yemelerinin altı çiziliyor. Kolalı, gazlı, boyalı, suni şekerli, GDO’lu ve kanserojen katkılı tüm gıdaların bu hastalığa yol açtığının altı çizilerek dikkat edilmesi isteniyor. Bu hastalığa yakalanmamak için ise düzenli uyku ve sporun öneminin vurgulandığı toplantı ve etkinliklerde gereksiz ilaç kullanımı ve enerji içeceklerinin de insan vücudunu olumsuz etkilediği aktarılıyor.