Tamam,rakip süper ligin en iyi takımlarından birisi buna lafım yok!.Ancak sende süper ligdesin,iyi takımsın ve üstelikte bu takımı Sivas’ta oynadığın maçta yenmiş bir takımsın.Dahası,rakibe göre daha az stresle çıktığın bir maçtı.

Maçın ilk yarısının neredeyse tamamında Başakşehir topun hakimi ve pozisyonlar bulan takımdı. Hatta Başakşehir 38 de 10 kişi kaldı,ancak Sivasspor ilk ciddi sayılabilecek pozisyonu 44. dakikada Kone’nin şutunda buldu. Bu etkisiz ve silik futbolun oynanmasında Kone ve Robinho’nun maça onbirde başlamamasının rolü olduğunu düşünmüyorum.

Maçın ikinci yarısına Sivasspor baskılı başladı,Kırmızı-beyazlı takım pas yaptı,organize ataklar geliştirmeye başladı ve bunun sonucu olarakta pozisyonlara girdi. 50,51,70 ve 79 dakikalarda gole yaklaşan ataklar vardı.Bunlardan sonuç alamayan kırmızı-beyazlı takım maçın uzatmalarında birazda şansıylada olsa golü buldu ve iyi oynamadığı maçtan 1 puan aldı.

Tabi bu bir puan Sivasspor’u Avrupa kupalarına gitmek için umutlarını son iki maça taşırken,asıl mutluluğu,”içimizdeki İrlandalılar” ve üç İstanbul takımının taraftarları yaşadı. Onlar Sivasspor’un puan almasına değil,Başakşehir’in 2 puan kaybetmesine sevindiler.

Maçta Sivasspor’da öne çıkan isim yine kaleci Ali Şaşal Vural oldu. Ali Şaşal’ın her iyi oynadığı maç sonrası insanın Samet hocaya “Hacam böyle bir kaleciyi haftalardır kenarda beklettin ve takımın puanlar kaybetmesine vesile oldun” demekten kendini alamıyor.

Öyle yada böyle,Sivasspor deplasmanda şampiyonluk adaylarından birine yenilmeden Sivas’a döndü ve beklide Avrupa’ya gitmek için lazım olacak puanıda aldı.