Yeni teknolojiler ve iletişim araçları insanlara büyük kolaylıklar sağladığından onlara ayak uydurmak bir çağdaşlık ve medeniyet göstergesi kabul edilir.

Hatta bazı istatistiklere göre evlerdeki televizyon ve internet kullanıcı sayısı birer gelişmişlik kriteri sayılmaktadır. Televizyon eğitim ve propaganda alanlarında en güçlü yayın organları arasında yer almaktadır. Televizyonun gücünü sosyolojik açıdan ölçmek için yapılan araştırmalarda radyo, sinema ve basının birleşik etkisinden daha üstün olduğu sonucuna varılmıştır. Çoğunlukla televizyon işsiz geçen saatlerin verdiği kaygıdan, iş bıkkınlığından, can sıkıntısından uzaklaşmak, sadece oyalanmak için seyredilir. Kumandayı elimize aldığımızda televizyonu yönettiğimizi sanırız.

Oysa kumandasına hakim olan çok az insan vardır, kumandayı elimize alır almaz televizyon bizi yönetmeye başlar. Eve gelir gelmez ilk işiniz televizyonu açmak oluyorsa, televizyon seyrederken araya giren birilerine sinirleniyorsanız, yemeklerinizi yerken televizyon seyrediyorsanız, televizyon programını kaçırmamak için arkadaşlarınızla buluşmayı veya ailecek yapılacak işleri erteliyorsanız, pek çok programın kanalını ve başlama saatini ezbere biliyorsanız televizyona bağlılık hatta bağımlılığınızın olabileceğini düşünmeye başlayabilirsiniz.

Bilimadamları yıllardır televizyonun insanlar üzerindeki etkisini, özellikle televizyonda izlenen şiddetin gerçek yaşamda şiddet yanlısı olmayla ilişkisini araştırıyorlar. Son yıllarda ise televizyona olan bağlılığa hatta bağımlılığa olan ilgi artmış durumda. Madde bağımlılığı tanısı koyabilmek için aşağıdaki kriterlerin bir kısmının karşılanıyor olması gerekir. Bu kriterleri incelediğimizde televizyon düşkünü pek çok insana uyduğunu ve televizyon bağımlılığının artık gerçek bir kavram olduğunu anlayabiliriz: Maddeyi kullanmak için çok fazla zaman harcamak. Maddeyi çoğu kez tasarladığından çok daha fazla ve sık kullanmak. Madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ve boşa çıkan çabalar içinde olmak…