Gerçek şu ki, Allah'ı ve Ahiret Günü'nü [korku ve umutla bekleyen] ve O'nu her daim anan kimseler için Allah'ın Elçisi güzel bir örnek teşkil eder!” Ahzap Sur, 33/21

O (sav) gökyüzünün öğrencisi, yeryüzünün öğretmeni...

Kur’an’ın Enbiya Suresi’nin 107. Ayetinde buyurulduğu gibi Rabbimiz biz kullarına ve tüm alemlere rahmetinin gereği ve bir işareti olarak O(sav)’nu göndermiş ve görevlendirmiş...

O(sav)’nun ümmeti olma bahtiyarlığına erişmiş kullar olarak O(sav)’nunla ne kadar çağdaş ve yoldaşız?

Kulak verdik mi uyarılarına?

O(sav)’nun şanlı ümmeti olmak sadece lafla olmayacağını ne zaman idrak edeceğiz peki?

O(sav) der ki; “İman 70 küsur şubedir. En üstünü “La İlahe İllallah!” sözü, en alt tabakası, yoldaki eza veren şeyleri gidermektir!” Bu nasihate ne kadar uyarız. Hangi eza veren şeyleri ortadan kaldırmayı ilke edindik acaba? Ne dersiniz?

Bir müslüman hala komşusuna eziyet ediyorsa, 3. 5. 7. katlardan çöp atıyorsa, trafikte yayaya ya da sürücüye saygısızlık ve sabırsızlık sergiliyorsa, selam verip almıyorsa, muhatabına bir tebessümü bile çok görüyorsa, bencillik bananecilik ve bireysellik hastalığını yenemiyorsa bumudur O(sav)’na ümmet olmak?

Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selamet buldukları kişidir. Mü’min ise insanların canları ve malları hususunda güvendikleri kişidir.” buyurur Resul (sav).

Komşu komşusundan, amir memurundan, baba oğuldan, kardeş kardeşten, akraba akrabadan, arkadaş arkadaştan ne kadar emin dersiniz?

Ve buyurur ki O(sav);

“Ey kızım Fatıma! Babam peygamber diye güvenme Rabbine karşı kulluk vazifeni yap eğer Allahtan nefsini satın alamazsan vallahi ben bile senin namına hiç bir şey yapamam!”

Bir takım kimselere aşırı yüceltmeci tavırlar sergilemekte neyin nesi? Birilerine mehdiyet, kurbiyet, kutbiyet, bediiyyet gibi vasıflar yüklemekle ilgili refranslarımızı yeniden gözden geçirmeli değil miyiz?

Şu olay beni çok etkiler. Allah Rasûlü, kendisini görünce heyecandan titreyen birisini peygambere yakışan bir tevazuyla şöyle sakinleştirmiştir: “Sakin ol. Ben bir kral değilim. Ben ancak kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!”

Var mı etrafınızda böyle tevazuu sahibi kimseler? Elde ettiği bir makam mevkiinin ardından, kavuştuğu servetin ardından normal hayatına devam eden kim var dersiniz?

Sizden ya da bizden biri iken, sade bir vatandaş iken sergilediği tavırları sergilemeye devam mı ederler yoksa “Sivas benim Kayseri’ye de ortağım! edası ile, kasıla kasıla, gerile gerile, kibirlene kibirlene, burnundan kıl aldırmaksızın bir hal içeirisine mi girerler?

Ve yine başka bir rivayette Resul (sav) der ki;

Hristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi, beni aşırı şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’ deyin!”

Şu sözleri çok duyarız etrafımızda;

“Filanca varya işte o Allah dostu, mübarek adam kardeşim!”

“Allah övmüşte yaratmış onu!”

“O olmasaydı olmazdık!” Yok ya!...

Her kul Allah’ın şaheseridir, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur, üstünlük yalnızca takvalı olmakta yani sorumluluk bilinci kuşanmaktadır. Resul(sav) bile kendisini Allah’ın kulu ve resulü olarak tanıtıyorken bize ne oluyorda insanları aşırı yüceltiyor, aşırı övüyoruz. Bu tür övgüler ve yüceltmeci konumlandırmalar o insana yapılacak büyük bir zulüm değil de nedir?

Peki O(sav)’nun aile hayatını merek ediyor musunuz?

Size aile hayatı ile ilgili güzel bir örnek sunayım.

Hz. Aişe(ra) bir gün "Ey Allah’ın Resulü! Beni ne kadar seviyorsun?" diye sormuştu. Resul(sav)’de "Kör düğüm gibi Ya Aişe!"cevabını vermişti. Hz. Aişe (ra) daha sonra yine “Kördüğüm nasıl?” sorusunu tekrarladığında ise “Ey Aişe! İlk günkü gibi!..."Cevabını alıyordu. Var mı böyle bir sevdanız ve muhabbetiniz eşlerinize karşı?

Ve hatta Resul(sav) akşam evde dinlenmeye çekildiğinde Hz. Aişe(ra)’yi omzuna yaslayıp “Anlat Ya Aişe! Anlatta yüreğimiz ferahlasın!” diye buyurduğunu biliyor musunuz?

Peki ya şimdi halimiz nicedir dersiniz?

Diziler karşısında dizim dizim dizilmek, tüketim çılgınlığına tutulmuş, dünyevileşme hastalığına yakalanmış eşler, aileler, bireyler arasında bu tür nitelikli birliktelikler nkadar mümkündür acaba?

Bu örneklemeleri çoğaltmak mümkündür.

O Resül(sav)’ün yolunu yol bilmek o’nun getirdiği kitabı rehber edinmekle mümkündür.

Kısaca; “Kalbinde Kur’an’ dan bir şeyler olmayan kimse harap olmuş bir ev gibidir.” buyuran Resul(sav)’in yolunu yol bilmek, ahlakı ile ahlaklanmak duası ile Allah’a emanet olunuz!...