1-Ta sin, bunlardır Kur'an'ın, gerçekle batılı açıklayan kitabın ayetleri. Doğru yolu gösterir ve müjdedir inananlara. O inananlara ki namazlarını kılarlar, zekâtlarını verirler ve onlardır ahirete adamakıllı inananlar. (Neml 1-2-3-)

--Ta Sin! Bunlar Kur’an’ın ve apaçık ayetleridir. (İşte bu Kitap) Müminlere yol gösterici ve bir müjdedir. O (müminler) Namazlarını hakkiyle kılarlar, zekâtlarını verirler ve onlar ahirete de inanırlar.

2-Ahirete inanmayanların işledikleri işleri bezedik de artık onlar, şaşkın bir halde kalakaldılar. Onlar, o kişilerdir ki onlarındır kötü azap ve onlardır ahirette en fazla ziyan edenlerin ta kendileri. Ve şüphe yok ki sen, Kur'an'ı, hüküm ve hikmet sahibinin, her şeyi bilenin katından almadasın. (Neml 4-5-6)

--Şüphesiz, ahirete iman etmeyenlerin yaptıklarını kendilerine süslü gösterdik. Zaten onlar büyük zarar içinde debelenip dururlar. İşte bunlar içindir azabın en kötüsü ve ahirette de hüsrana ()Ziyana) uğrayacaklar onlardır. Muhakkak ki sen bu Kur’an’a her şeyi bilen ve hükmünde isabet eden tarafından ulaştırılmaktasın.

3-HANİ bir zamanlar Musa ailesine demişti ki: “Bakın, gözüme ateş türü cazip bir şey ilişti, belki ondan size bir haber veya bir ateş koru getiririm de ısınırsınız.” (Neml 7)

--Bir zamanlar Musa ailesine dedi ki: “Ben bir ateş gördüm, size bir yerden haber getiririm ve yahut ta yalın bir ateş getiririm de yakıp ısınırsınız.

4-DOĞRUSU, Davud’a ve Süleyman’a da ilim vermiştik; o ikisi “Bütün hamd, bizi mü’min kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a mahsustur!” demişlerdi. (Neml 15)

--Gerçekten biz Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik ve o ikisi dediler ki: “Mümin kullarından birçoğuna üstün kılan Allah’a hamd olsun.

5-Komutu onun vermesinden dolayı (Süleyman) gülercesine tebessüm etti ve “Rabbim!” dedi, “İç dünyamı öyle bir düzene sok ki, Senin bana ve ana-babama bahşettiğin nimetlere lâyıkıyla şükreden ve hep Senin hoşnut olacağın güzel işler yapan biri olayım ve beni rahmetinle erdemli kullarının arasına kat!” (Neml 19)

--(Süleyman Komut veren karıncayı görünce,) Gülerek tebessüm etti ve dedi ki: “Ey Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimetler için sana şükredebilmem için ve Senin razı olacağın güzel ameller yapabilmem için bana imkân ver. Ve rahmetinle iyi kullarının arasına dâhil et!

6-Derken beklemesi çok sürmedi, (Hüthüt) çıkageldi ve dedi ki: “Ben senin henüz bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den doğru ve kesin bir haber getirdim (Neml 22)

--Derken uzun süre beklemeksizin (Hüthüt) çıka geldi. Ve dedi ki: “Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe (Şehrinden) doğru ve kesin bir haber getirdim.

7-Evet ben orada bir kadın buldum ki, o ora halkına yöneticilik yapıyor; (bir iktidara gerekli olan) her şeyden ona da verilmiş; üstelik onun pek muhteşem bir tahtı da var. Ne ki onu ve kavmini Allah’ı bırakıp da güneşe tapar buldum. Öyle (anlaşılıyor) ki şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş. Onlar da yoldan sapmışlar ve bir daha da doğru yolu bulamamışlar. (Neml 23-24)

--Ben, onlara hükümdarlık eden bir kadın buldum. Ona, (İktidarı için) lazım olan her şey verilmiş ve onun büyük, muazzam bir tahtı da var. Onu ve halkını, Allah’ın dunun da (Alt kademesin de) güneşe secde ettiklerini gördüm. Ve şeytan onların yaptığı işleri onlara süslemiş, onları yoldan sapıtmış ve bir daha da doğru yolu bulamamışlardır.

8-Allah, kendisinden başka ilâh olmayan, muhteşem ve mutlak hükümranlık makamının Rabbidir!” Süleyman): “Doğru mu söylüyorsun yoksa yalancının teki misin, göreceğiz” dedi (ve ekledi): “Bu mektubumu al onlara ulaştır; sonra onlardan uzaklaşıp bir köşeye çekil de bak bakalım, nasıl bir sonuca varacaklar.” Neml 26-27-28)

--O Allah’tır ki, ondan başka ilah yoktur, (O Allah) Arşın Rabbidir. (Süleyman Hüd hüd’e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yalan mı söyledin bir görelim. Şu mektubumu götür, onlara bırak. Sonra kenara çekil, onların ne yapacaklarını gözetle.

9-(Sebe kraliçesi mektubu alınca): “Siz ey seçkinler!” dedi, “Elime çok önemli bir mektup geçti. Evet, o Süleyman’dan gelen bir mektup ve o şöyle (başlıyor): ‘Rahmân Rahîm Allah’ın adıyla: Bana karşı büyüklük taslamayın ve bana gönülden teslim olmuş olarak gelin!’ Neml 29-30-31)

--(Seba Melikesi Belkıs kendi meclisindekilere) dedi ki: “Ey konsey üyeleri! Şüphesiz bana bir kıymetli mektup ulaştı. O (Mektup) Süleyman’dan gelmekte ve Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla (Başlamaktadır.) “Bana başkaldırmayın ve bana boyun eğmiş olarak gelin” (demektedir.

10-(Sebe kraliçesi) dedi ki: “Siz ey yöneticiler sınıfı! Karşı karşıya kaldığım bu konuda bana kanaatlerinizi bildirin! Sizin katkınız olmadan hiçbir konuda kestirip atmamışımdır.” (Seçkinler) şöyle dediler: “Biz güçlüyüz ve caydırıcı şiddette bir (askerî) yeteneğe sahibiz. Yine de emir senindir. Şu halde ne emredeceğine sen karar ver!” (Neml 32-33)

--Ey konsey üyeleri! Benim nasıl hareket edeceğimi göstermek için görüş bildirin. Ben sizin görüşlerinizi almadan bir karar almış değilim” dedi. (O meclis üyeleri) dediler ki: Biz güç sabiyiz ve zorlu savaşçılarız. (İstersen savaşırız) Bak düşün, ne emredersen et.