Yeni yılın ilk günlerinde büyük bir heyecan yaşamıştık.

Bir yanda iyisi ve kötüsüyle geride bıraktığımız bir yıl, diğer yanda umutların ve ümitlerin bol olduğu, beklentilere cevap verecek yeni bir yıl.

Ama,bir sevincimiz daha vardı,

O bizim için çok önemliydi.

Gazetemizin yeni yaşı

On iki yılı geride bıraktık.

İlkemiz, ilkenizdir sözü ile  “Nerede bir Sivaslı var ise, Orada Memleket var “ sloganı ile yola çıktık ve “ Doğru Haber-Hür Yorum. Kişiye ve Topluma saygılı yayın. Tarafsız ve objektif gazetecilik “ anlayışı ile bu günlere geldik.

Kolay değil bir gazetenin ayakta durması,

Kolay değil bir gazetenin bulunduğu yerin sesi olması

İşte biz, bizlere yüklenen misyonla kişiye değil Sivas ve Sivaslıya hizmet için  yayındayız.

Ne derlerse desinler

Kararı Sivaslı veriyor.

Genç, güçlü ve tecrübeli bir kadro ile  yayındayız.

Bu güne kadar hiç kimsenin etkisi altında kalmadık, kimsenin yayın organı olmadık.

Olmayacağız da,

Her gün aynaya bakarak çıktığımız yolda, şehrin aynası olmak bizim için çok önemli.

Bize verdiğin değer ve destek için

Teşekkürler Sivas

 

Usta yıllarca yanında yetiştirdiği çırağının eline iri bir pırlanta verip: ”Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.” Çırak, elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve:

 

Şunu alır mısınız?” diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra:

 

Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın.” der. Çırak teşekkür edip çıkar. Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider:

 

Buna ne verirsiniz?” diye sorar. Semerci şöyle bir bakar:

 

”Bu…” der, ”Benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”

 

Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar:

 

Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder.”Buna kaç lira istiyorsun?” Çırak sorar:

 

Siz ne veriyorsunuz? ”

 

”Ne istiyorsan veririm.”

 

Çırak, ”Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:

 

Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.” Çırak:

 

”Emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini…” anlatıncaya kadar bir hayli dil döker. Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır:

”Bundan ne anladın?” diye sorar. Çırağının verdiği cevap çok doğrudur:

Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.”

Sivaslı da bizim değerimizi biliyor.

Kalın Sağlıcakla

- - - -