Zaman su gibi akıyor.

Kaybedecek bir saniye bile zamanımız yok.

Önce içimize sonra işimize bakma zamanıdır.

Bir zamanlar diye kurduğumuz nice cümleler vardır.

Geçmişle övünme, mevcutla dövünme vakti değildir.

Unutmayalım ki yaklaşıyor yaklaşmakta olan!..

“Şu halde (ey insan)! Rabbinin hangi nimetinden dolayı (hesaba çekilmekten) tereddüt edersin?” Necm Sur, 53/55

“İşte bu, önceki uyarı türlerinden bir uyarıdır!” Necm Sur, 53/56

“Dehşet (anı) yaklaştıkça yaklaşıyor!” Necm Sur, 53/57

Yani son saat, yani kıyamet saati.

“Allah'tan başka, onun vaktini ortaya çıkaracak yoktur!”   Necm Sur, 53/58

Ayetlere bakar mısınız?

Bir anlık tefekkürün bin yıllık ibadetten evla olduğunu düşünürsek..

Bir anlık tefekküre davet ediyorum sizleri...

Peki ne oluyor, neler bizlere?

Allah'tan daha büyük bir güç, otorite, makam olmadığına göre bizi o Allah(cc)'a karşı ayartan, şımartan güç nedir sizce?

“Ey insan! Nedir seni lütuf sahibi Rabbinden uzaklaştıran?” İnfitar Sur, 82/6

Bu ilahi ikazı/uyarıyı nasıl göz ardı edebiliriz ki?

“O (Allah) ki seni (bir amaçla) yarattı, sana varoluş amacını gerçekleştirecek bir donanım ve dengeli bir tabiat verdi ve seni dilediği şekilde bir araya getirdi.”  İnfitar Sur, 82/7-8

Böyle bir Allah'ımız/sahibimiz var.

O(cc)'ndan başka bize veli olacak sahip çıkacak kim olaki?

Peki soruyorum sizlere bu gidiş nereye?

Hangi yöne, kime, ne için?

“Bakın, Yaratan yarattığını bilmez mi hiç? Zira O ilmiyle her şeye nüfuz eden, her şeyden haberder olandır!” Mülk Sur, 67/14

“Hakikat buyken (ey insanlar), nereye gidiyorsunuz?” Tekvir Sur, 81/26

Sorduk mu hiç kendi kendimize?

Hiç aynanın karşısına geçipte baktık mı halimize!

Servetimize, şöhretimize düşkünlüğümüz kadar düştüğümüz yerden kalkmayı hiç denedik mi?

Bu aldanış ve aldatış neden?

Boşvermişlik neden?

Bananecilik neden?

Bencillik neden?

Kibir abidesi olmak neden?

Neden bu kasım kasım kasılmak?

“Ve yeryüzünde çalım satarak(böbürlenerek) dolaşma! Unutma ki sen ne yeri yarabilir, ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin!” İsra Sur, 17/37

Kendimize gelme vakti gelmedi mi hala?

İşimizi, içimizi, ilişkilerimizi yerli yerine oturtma, düzeltme vakti gelmedi mi hala?

Rabbimizin şu sözüne kulak vermek gerekmez mi sizce de?

“İman (ettiğini iddia) edenlerin, Allah'ın zikrine, yani Hak katında inen vahye karşı, ta kalplerinde ürperti duymalarının vakti hala gelmedi mi? Ta ki kendilerine daha önce vahiy verilip de, üzerlerinden uzun zaman geçtiği için kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar; ki onların bir çoğu yoldan sapmıştır!” Hadid Sur, 57/16

Ayet ayet yürümek vaktidir tüm gönüllere artık.

Adetlerle değil ayetlerle yol almaktır tüm gönüllerde.

“El alem ne der?” denilen putu kırmak, “Allah ne der?”gerçeği ile yüzleşmek vaktidir.

Sizce de öyle değil mi?

“Siz ey iman edenler! Allah'a karşı sorumlu olduğunuzu bilin! Şimdi herkes, (kendisine) malum olmayan bir yarın için ne hazırladığına bir baksın! Ve (bir kez daha): Allah'a karşı sorumlu olduğunuzu bilin! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır!” Haşr Sur, 59/18

Kim Allah'tan daha müşfik, daha bağışlayıcı ve daha sahiplenici olabilir ki?

De ki: "(Allah şöyle buyuruyor:) Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin: Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!" Zümer Sur, 39/53

Duam oki:“Ayet ayet yaşat bu dünyayı rabbim, sana secde secde yürüyeLim, dua dua kabul et bizi, sana en yakın yerde ölelim!” Amin

Öz mana dost!

Kibir abidelerine, kalpleri katılaşanlara, Karunlaşanlara tek ilaç vardır. Oda Allah(cc) ne diyorsa odur!..