“Allah'a davet eden, dürüst ve erdemli davranan ve 'Ellbette ben kayıtsız şartsız Allah'a teslim olan Müslümanlardanım!' diyen bir kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?” (Fussılet Sur, 41/33) 

            Peki Müslüman ne demektir?

            Kelime manasını hepimiz biliriz. Müslüman demek dost, kardeş, barış yanlısı, Allah'ın güvendiği kimse demektir. Müslüman kişi hem kendi iç dünyasında  hem de dış dünya da barış ve huzuru oluşturmak için, bilinçli ve hür iradesiyle kendisini Allah’a teslim eden kişidir.

            Silm (barış), Selamet (kurtuluş), Teslimiyet olarakta adlandırılan İslam küresel bir barış projesidir. Dolayısıyla İslam'a teslim olmuş tüm mü'minler gönüllü barış elçileridir.

            Bu barış insanın; aklıyla kalbi, duygusuyla düşüncesi, dünyasıyla ahireti, içiyle dışı, özüyle sözü, eylemiyle niyeti, bireyle toplum,

insanla toprak hava ve su, insanla varlık arasındaki barıştır. En küçüğünden en büyüğüne kadar herşeyle barış içinde yaşamaktır.

            Bilge kişilik/lider Aliya; "Müslüman görünmek değil, Müslüman olmaktır!" der.

            Resulullah(sav)'ın buyurduğu gibi "Müslüman, elinden, dilinden ve belinden emin olunan ve başkalarına zarar gelmeyen kimsedir!

            Bilgi ve hikmeti kuşanmak, istikamet sahibi olmak, madde alemini elinin tersi ile iterek emredildiği gibi dosdoğru olmak Müslüman olan bir kimsede ki en belirgin hasletlerdendir.

            Bir kimse “Müslümanım!” diyorsa akıl sahibi, fikir sahibi, ilim sahibi, düşünce sahibi, kültür sahibi, hedef sahibi ve feraset sahibi olmalıdır.

            “Müslümanım!” diyen bir kimsenin literatüründe umutsuzluk ve ye'se düşmek olmaz, boşvermişlik  ve karamsarlık olmaz, bencillik ve bananecilik olmaz. 

            Aliya der ki; “Ey teslimiyet! Senin adın islamdır!”

            Müslüman kimse aklını, ruhunu ve benliğini Allah'tan başka kimseye ipotek edemez.

            Bir kimsenin özgürlük karakterinde yer etmiyorsa bir yerlerde eksiklik var demektir.

            Rol model olarak kendisine Hz Muhammed (sav)'i örnek alan bir kimsenin Müslümanlığı özenilecek, imrenilecek türden bir müslümanlıktır. Onları görmek Allah ve Resulünü hatıra getirir. Böyle bir portreye sahip olan müslümanlarda şu hasletler öne çıkar:

            1- Kul hakkı yemez, yalan söylemez, ahlaklı merhametli  ve yardımsever olurlar.

            2- Tüm insanlığın derdi ile dertlenirler. Zalime meydan okur ve korku salarlar. Mazlumlara ise kol kanat gerer ve umut dağıtırlar.

            3- Komşusu açken tok yatmazlar.

            4- Kuru bir cihangirlik kavgası gütmez, maksatları Allah'ın dinini yeryüzüne yaymaktır.

            5- Yalan söylemek, sözünde durmamak ve emanete hıyanetlik etmek gibi münafıkca alametler onlarda belirmez.

            6- Kimseyi dışlamaz ve ötekileştirmezler. Ahkam kesmekten, yargılamaktan ve kibirli olmaktan kaçınırlar.

            7- Etraflarına olumluluk, anlamlılık ve ahlakilik aşılarlar. Pozitif düşünmek hayat dolu, kaliteli, asil, nezih, derin düşünen, neşeli, akıllı, sevgi dolu, merhametli, çağın üstünde modern olan insandır.

            8- Ne aldatır nede aldanırlar.

            9- Ölümün bir son değil, bir başlangınç olduğuna inanırlar.

            10- Adem'in oğlu Habil gibi olmayı ilke edinirler. Karunlaşmaktan kaçınır Harunlaşmak için seferber olurlar.

            11- Kur'an şairi M. Akif Ersoy'un dediği gibi;

            "Allah’a dayan, sa’ye sarıl hikmete râm ol,

             Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol!” şuurundadırlar.

            12- Cehalete, atalete ve miskinliğe hayat felsefelerinde yer yoktur. Bütün bunların panzehirinin Kur'an olduğunu bilirler. Çünkü Kuran, uyutan bir melodi ve hafifçe esen bir meltem değildir; O, canlandıran bir şarkı ve batılı söküp atan bir kasırgadır.

            Bu maddeler çerçevesinde ideal olanı, mükemmel olanı bulmak elbette mümkün değildir. Aramadan bulunmaz. Bulanlar ise arayanlardır.

            Şunu unutmayalım ki  kul kusursuz olmaz. Kusursuz olan müslümanlar değil İslamdır.

            İslam mükemmel de bu mükemmel olan İslam'ın kusursuz olması gereken Müslümanlar nerede?

            Elbette yarınımız bugünümüzden çok daha iyi olması gerekiyor.

            Kısaca; Dün ezilen, horlanan, köleleştirilen, sömürülen Müslümanlar bugün el birliği ederek, ev ev merhamet şebekeleri kururak, yeryüzüne güven, barış ve esenlik yayarak tüm insanlığın kurtuluşu için seferber olmaları gerekiyor.