İnsan, ilişki içinde bulunduğu kişilerin özelliklerinden etkilenir ve onları etkiler. Bu nedenle yaşamımıza alacağımız ve yaşamında kalacağımız kişilerin özelliklerine dikkat etmemiz gerekir.  İş ilişkisinde bulunduğumuz kişileri seçmemiz zor olabilir ama özel yaşamımıza kimi alacağımıza ve kimin yaşamında kalmaya devam edeceğimize kendimiz karar verebiliriz.

Erişkin insan, kendi kararlarını veren ve seçimlerinin sonuçlarının sorumluluğunu alabilen kişidir. Öyleyse yaşamımızda birlikte olacağımız ya da olmayacağımız kişileri seçebiliriz. ‘Ne yapayım mecburum’ cümlesi sadece bahanedir ve geçerliliği yoktur.

Bizler kendimizde, tercihlerimizin sonuçlarını göğüsleyecek gücü oluşturabilirsek, ilişkilerimiz konusunda, seçim yapma özgürlüğümüzü arttırır, ‘mecburum’ bahanelerinden kurtuluruz.

Öyle insanlar var ki, dünyamıza güneş gibi doğar, adeta ruhumuza besin olurlar. Onlarla birlikteyken yaşamımızda şu durumlar gerçekleşir;

Özel paylaşımlarımız sır kalır,

Yanlış anlaşılma kaygısı taşımadan, hesapsız kitapsız konuşuruz,

Kahkahalarımızın kulakları çınlattığı gibi gözyaşlarımız hıçkırıklarımıza karışabilir ve bu sorun oluşturmaz,

Birbirimiz için yaptıklarımızın, iyi niyetli anlamları vardır,

Yazışmak, telefonlaşmak ya da buluşmak için saate bakmaya gerek yoktur,

Sessizliklerimizle, birçok konuyu paylaşabiliriz,

‘Gel’ dediğimizde ‘neden’ sorusunu duymayız,

Gözlerimize bakışını, ruhumuzda hissederiz,

Elimizden tutuşu sadece avuçlarımızı değil, yüreğimizi de ısıtır,

Yanından ayrılırken, hafiflemiş hissederiz,

Hep çok özleriz ve varlığı yeter…

Arkadaş, eş, dost ilişkileri içinde yaşamımız çok zenginleşiyor. Yaşamlarımız güzel ilişkiler içinde bulunduğumuz bireylerle anlamını buluyor. Birlikte olunan zamanlar dolu dolu ve keyifle geçirildiğinde zihinde ve gönülde hoş bir tat bırakıyor.

Sımsıkı sarılalım bu ilişkilere…

Ve yine öyle insanlar var ki, yaşamımıza zehirlerini akıtır, adeta karabasanımız olurlar. Onlarla birlikteyken yaşamımızda şu durumlar gerçekleşir;

Söylediklerimi, değişmiş ve üzerine eklenmiş bir şekilde kim bilir kimden duyarım kaygısı taşırız,

Doğru anlaşılmak için kelimeler bulmaya çalışırken, ne söyleyeceğimizi unuturuz,

Gülmelerimiz ‘çok güldüm, başıma kötü bir şey gelecek’ endişesi taşır,

Üzgün gözyaşlarımızda ‘adımız sulu göz ve ya ne kadar da zayıfsın’ olur,

Çıkarlarına uygun zamanlarda etrafımızda uçuşurlarken,  gereksinimlerimizde bulamayız,

Yakınlaşmalarına şüpheyle bakarız,

Bakışlarından kurşun yağar, her seferinde yeniden yaralanırız,

Ayrılırken yanlarından ağırlaştığımızı hissederiz ve üzerimizden tır geçmiş gibidir,

Kaçmak, kurtulmak isteriz ve varlığı beter…

Bazen yürüttüğümüz ilişkiler yaşamımızı yaşam olmaktan çıkarıyor. Bıktırıyor, ağırlaştırıyor, yoruyor. Birlikte geçirdiğimiz zamanlar eziyete dönüşüyor. Ve ne kadar çaba harcarsak harcayalım bir arpa boyu yol almıyor.

Güle güle diyelim bu ilişkilere…

Yaşamlarında olduğumuz birileri, zaman içinde bizi yaşamlarından çıkarmak isteyebilirler, ısrar etmeye gerek yok, sükûnetle vedalaşıp ‘hoşça kal’ diyebilmeliyiz.  Ya da birileri bizi yaşamlarına dâhil etmek isteyebilirler, o zaman da istersek, yeni bir başlangıç için ‘merhaba’ diyebiliriz.

Eğer sonuçlarının sorumluluğunu almayı göze alabilirsek;

Yaşamımızda kimleri tutmaya devam edeceğimizi,

Kimleri çıkaracağımızı, 

Kimlerin yaşamından çıkacağımızı kendimiz belirleyebiliriz.

Hem de nasıl istiyorsak, tam da öyle…

 

BEKLEME

Çıkar hayatından zehirleyenleri,

Hiçbir şey vazgeçilmez değil.

Ayır kadir kıymet bilenleri,

Önlerinde eğil.

Gerçekten eşsen, dostsan ona,

Değerini verecek.

Gerçekten eşse, dostsa sana,

Değerini vereceksin.

Birisi gönlünde miadını doldurduysa,

Göndermesini bileceksin.

Birisinin gönlünde miadın dolduysa,

Gitmesini bileceksin.

Beklemeyeceksin…