İdeal birliğinden, çıkar birliğine dönüşen toplumlar da ilişkiler gayri samimi olur. Kimin ne zaman, kimi, kimleri nasıl satacağı hiç belli olmaz. Bugün belki siyasetin malzemesi de bu!

Bu kadar yalanın ve riyanın pirim yaptığı bir ortamda, samimiyetin ne kadar itici gelen bir özellik olduğunu da fark edebilirsiniz.  Kimse kral çıplak diyebilir mi? Diyemiyor!

Saklı yaşayan veya maskeyle toplumda var olan kişilerin gerçek yüzleri, menfaat ortaklığı bozulunca ortaya çıkıyor. Kişisel hesaplar ve çıkarlar, günümüzde ideallerin önüne geçtiğinden toplumda aksiyoner bir hareketin oluşması da söz konusu olmuyor.

 Dolayısıyla emperyalist avcıların bu kadar kolay çalışma alanı bulması da bundandır.

Müslümanların sorunu da budur. Dünyanın neresinde olursa olsun idealler, çıkarların arkasında kalınca, içine düşülen zulüm de, Müslümanları zulme karşı gelmek te toplu bir güç haline getiremiyor.

Mısır da, Suriye de, Irak’ta, Yemen’ de Katar, Lübnan ve Libya da yaşanan bugün ki sürecin, ideallerdentam bir kopuş ve çıkarların kavgasına dönüşmüş Müslümanların haline örnek olduğunu söylemek mümkün.

Acı ama gerçek. Maalesef toplumlardaki idealler, paranın cazibesiyle kazanılan şöhretin, imtiyazın ve ekonomik gücün sağladığı iktidar olmanın reel sosyo- politik gibi görünen, ama gerçekte sahte kazanımları karşısında, tutsak olunca, “Aaa insanlar ne kadar değişiyormuş ”maskesine sığınıp, kişiler ile ilgili hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Hâlbuki onlar için normal bir duruş olan bu argo tabirle “Kıvırma”, modern anlamda ”Fikir değiştirme” davranışı, sağlam ve değer yargılarında otantiklikten kurtulamamış azınlıkta kalan insanlar için kötü bir haslet olarak görülüyor.

 Kimin umurunda? Hiç kimsenin. Toplum neyi arıyor? Cevap belli. Kötünün iyisini? Be adam kötünün iyisi olur mu? Kötü kötüdür, iyisi olmaz! Ancak bütün toplumun kötü olduğu yerde kötülerin arasında biraz insaflısını ararsınız. Yeşil, koyu yeşil, açık yeşil tonların da olduğu gibi..

 İdealleri kaybolmuş bir toplumun, kronik hastalığıdır bu. Doğrusu bu da  toplumların imhası için biyolojik ve kimyasal bir silah? Buna da çare bulunmalı bence. Çözülen, değerlerinden uzaklaşan ve yitikleşen toplumlar.

Siyaseti işte bu çıkar ilişkileri içine hapseden emperyalist egemenler, maalesef idealist aksiyoner bir güç ile bu sömürüye karşı çıkan büyük kalabalık kitlelerin oluşmasının önüne geçiyorlar.

Ayrıştırılmış çıkarlar, bütün insanlık için büyük ideal olan -Hayat hakkına- karşı bile müşterekte bütünleştirmiyor insanları. Çünkü onlar ideallerini yitirmiş, yüzlerinde maskeyle dolaşan, çok konuşan ama yalanı gerçekmiş gibi anlatan, gücün kölesi şarlatanlar sınıfına dâhil olmuşlar.

Yazık! Gerçekler bu kadar açık ve net iken bile insanlar aldanabiliyor. Aldatılmaya müsait bunca kalabalığı mutlaka aldatan birkaç uyanık çıkıyor. Sanki bu da Toplumların eko sistemi?

Sivas’a şehir parkı hayırlı olsun!