3 yaşına gelip de, çocuğunu dahi ilan etmemiş anne baba yok gibidir. Çünkü çocuklar o kadar hızlı öğrenirler ki ve becerileri o kadar hızla gelişir ki onları o yaşlarda olağan üstülermiş gibi görmemek olanaksızdır.

Yaptıkları, söyledikleri şeyler anne babayı şaşkına çevirir. Her yeni durum, evde ve akrabalar arasında olaydır. Ve dilden dile paylaşılır. Öğrenme hızlarına yetişmek olanaksız gibidir.

Çocuklar öğrendiklerini büyük bir heyecan ve keyifle yapmaya devam ederler, becerilerine yenilerini katmak için sürekli girişimlerde bulunurlar ve dur durak bilmezler.

Çocukların kazandıkları becerilerin desteklenmesi, yaptıklarına bilinçli bir şekilde tanıklık edilmesi, yeni olanaklar oluşturulması, duygusal gelişimlerine ve beceri geliştirmelerine büyük katkılar sağlamaya devam eder.

Bu süreçte çocuklar hemen hemen her şeyi kendi başlarına yapmak isterler ve yapmak istediklerini de ben ben diye talep ederler. Anne babalar çocuklarının kendi başlarına yapamayacaklarını fark ettikleri durumlarda destek, zarar geleceğini düşündükleri durumlarda da engel olurlar. Bu durum çocuklara sınırları öğretir. Burada önemli olan sınırların doğru konulmasıdır.

Sınırlar, çocuklara nereye kadar gidebileceklerini ve nerede durmaları gerektiğini öğretir. Onları sınırsızlığın, belirsizliğinden ve kargaşasından korur. Aynı zamanda kendi sınırları ile beraber başkalarının da sınırları olduğunu öğretir.

Çocuklar sınırları, anne babalarının onayladıkları, destekledikleri ve evet dedikleri durumlardan ve onaylamadıkları, desteklemedikleri ve hayır dedikleri durumlardan öğrenmeye başlarlar.

Kendi sınırlarının anne babaları tarafından, önemsendiğini, korunduğunu ve desteklendiğini de, hayır dediğinde, bir şeyi yapmak istemediğini ifade ettiğinde, ihlal görmediğinde, anlarlar ve öğrenirler.

Hayır, kelimesi çok önemlidir söylerken çok düşünülmeli, duyulduğunda da kesinlikle göz ardı edilmemeli, can kulağı ile dinlenilmelidir.

Bazen anne babaların şöyle dediklerine tanık oluyorum: ‘Çocuğum, yapmayı ya da vermeyi uygun bulmadığım bir şey istediğinde ona hayır olmaz diyorum, ama ne yapıp ediyor en sonunda istediğini yaptırıyor’.

Böyle bir ifadeyle karşılaştığımda bende şöyle bir düzeltme yapıyorum: ‘Çocuğunuza önce hayır olmaz diyorsunuz ama sonrasında ne yapıp edip istediğini yapıyorsunuz’.

Sevgili anne babalar;

Böyle durumlarda, ‘çocuğunuz yaptırmıyor siz yapıyorsunuz’.

Anne babaların önce hayır dediği, sonrada geri adım attığı durumlarda olaylar, aşağıdaki şekillerde gelişebiliyor;

Bazen o hayır denilenin aslında yapılabilecek bir şey olduğu fark edilebiliyor,

Ya yapsak ta bir şey olmaz boşuna üzmeyelim, denilebiliyor,

Neyse hadi bu sefer olsun ama bu son denilebiliyor,

Baştan savmak için geri adım atılabiliyor,

Uğraşmak zor gelebiliyor vb…

Evet denilip yapılmayan tüm durumları da buraya ekleyebiliriz.

Çocuğun hayır dediği durumlarda da olaylar aşağıdaki gibi gelişebiliyor;

Hayır dediğini duymamış gibi davranılabiliyor,

Tamam tamam vazgeçtim artık istemiyorum, yapma, denilebiliyor,

İstenileni yapması için pek çok baskı, tehdit ve duygu sömürüsü yöntemi uygulanabiliyor vb…

Evet dediği halde yapmadığı tüm durumları da buraya ekleyebiliriz.

Bu tür tutarsız yaklaşımlar sonucunda çocuklar, nerede duracaklarını, nereye kadar ilerleyeceklerini, neyi isteyip - neyi istemeyeceklerini, neyin onlar için kabul edilebilir bir talep olduğunu, istemedikleri bir şey için kararlı mı olsunlar yoksa istemeden de olsa bir şekilde yapsınlar mı bilemiyorlar.
Kafaları karışıyor.

Sonuçta ise; Hayır dendiğinde, sanki duymamış gibi ısrar ediyorlar, ağlayıp, tepiniyorlar ya da yapmak istemedikleri bir şey karşısında hayır diyemiyorlar.

Henry Cloud’un yazdığı sınırlar isimli kitapta şöyle bir cümle var;

‘Bir çocuğun hayır deme yetisini bloke etmek o çocuğu bir ömür boyu özürlü birisi haline getirmektir. Ve sonuç kötü şeylere evet demek olmaktadır.’

Anne babalarına yapmak istemediği bir şey konusunda onlardan göreceği tepkiler nedeniyle veya korktuğu için hayır diyemeyen çocuklar, daha sonraları kendisine zarar geleceğini bildiği bir durum karşısında bile, korktuğu veya çekindiği için hayır diyemiyor.

Ya da çocuk istediği ama onaylanmayan bir şeyi elde etmek için yapmadığını bırakmayabiliyor.

Anne babaların önemli sorumluluklarından birisi; Çocuklarına yapmayı istemedikleri ve zarar göreceklerini fark ettikleri durumlar ve kötü niyetli kişiler karşısında, şunları diyebilir durumda yetiştirmektir;

• Hayır
• Aynı fikirde değilim
• Olmaz
• Yapmayacağım
• Bu bana göre yanlış
• Bu bana göre kötü
• Bana bunu yapmana izin vermiyorum
• Bana bu şekilde dokunmanı istemiyorum
• Gelmek istemiyorum vb.

Bunları sağlamanın yollarından en önemlileri;

Onaylanmayacak istekleri karşısında çok iyi düşünüp karar verdikten sonra hayır demek,

Hayır dedikten sonra ne pahasına olursa olsun bu kararı korumak,

Her hangi bir talep karşısında hayır dediklerinde saygı duymak.

Anne babalar, bütün bunları çocuklarına öğretirken, kendilerinin aile, iş ve sosyal çevreleri içinde istemedikleri bir durumla karşılaştıklarında neler yapıyorlar bakmalılar.

Hayır diyebiliyorlar mı? Mazeretler mi buluyorlar? Yalan mı söylüyorlar? Olayları bir şekilde geçiştiriyorlar mı?

Örneğin bir arkadaşınız sizi gece dışarı çıkmak için davet ettiğinde istemiyorsanız; Hayır gelmek istemiyorum mu diyorsunuz? Yoksa gerçek olmadığı halde hastayım ya da yaaa misafir gelecek çıkamam mı diyorsunuz? Ya da sorumluluğu bir başkasına atarak eşim izin vermiyor mu diyorsunuz?

Her zaman ve her şeyde olduğu gibi çocuklar, hayır demeyi de sınırları da öncelikle anne babalarının davranışlarına tanıklık ederek ve onlara olan davranışlarını model alarak daha iyi öğrenebilirler.

Kendi sınırları olan, neyi istediğinin, neyi istemediğinin farkında olan, istemediklerini kıvırmadan, mazeretler bulmadan doğrudan ifade edebilen, başkalarının sınırları olduğunu bilen ve buna saygı gösteren, yaptıklarının, düşüncelerinin ve hayır dediği durumların sorumluluğunu alabilen bireyler yetiştirilmek isteniyorsa adımların bebeklikten itibaren atılması gerekir.