16-Görmediniz mi Allâh, göklerde ve yerde bulunan şeyleri size boyun eğdirdi ve size zâhir ve bâtın (dış ve iç; görülen, görülmeyen; bildiğiniz ve bilmediğiniz) ni’metlerini bol bol verdi? Yine de insanlardan kimi var ki ne bilgisi, ne yol göstereni ve ne de aydınlatıcı bir Kitabı olmadan Allâh hakkında tartışır (durur). (Lokman 20)

--Görmediniz mi? Allah, yerdekileri ve göklerdekileri sizin emrinize verdi ve sizi, gizli açık nimetlerle donattı. İnsanlardan bazısı da hiçbir bilgisi, yol göstericisi olmadan ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında tartışır durur.

17-Onlara: "Allâh’ın indirdiğine uyun!" dense: "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız (onların yolundan gideriz)" derler. Şeytân onları alevli ateşin azâbına çağırmış olsa da mı (babalarının izinde gidecekler)? (Lokman 21)

--Onlara, Allah’ın indirdiğine uyun denildiğinde, “hayır, biz atalarımızı ne üzerinde bulduysak, ona uyarız” derler. Şeytan, onları cehennem ateşine davet ediyor olsa da mı (Atalarına uyacaklar?)

18-Kim güzel davranarak özünü Allah’a teslim ederse o, en sağlam kulpa yapışmıştır. İşlerin sonu Allah’a döner. (Lokman 22)

--Kim ki, Allah’ın rızasına teslim olursa, o içinde güzellik olarak gerçekten kopmaz bir ipe yapışmıştır. Zaten bütün işlerin sonu Allah’a dayanır.

19-Kim de inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin. Sonunda onların dönüşleri bizedir. O zaman yaptıklarını kendilerine haber veririz. Şüphesiz Allâh göğüslerin özünü (kalblerden ne düşünceler geçtiğini) bilir. (Lokman 23)

--Her kim de inkâr ederse, onun inkârı seni üzmesin, onlar da bize dönecekler. O zaman biz onlara bütün yaptıklarını haber vereceğiz. Şüphesiz Allah, kalplerde olanı bilir.

20-Onları biraz yaşatırız, sonra kaba bir azâba süreriz. Andolsun onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı? Diye sorsan, mutlaka: "Allâh" derler. "Hamd Allah’a lâyıktır" de. Hayır, çokları bilmezler. (Lokman 24-25)

--Biz onlara, (dünya hayatında) az bir zevk alacak nimetler veririz, sonra da onları (Altında ezilecekleri) ağır bir azaba süreriz. Andolsun ki, onlara, “yeri ve gökleri kim yarattı diye sorsan, Allah” derler. De ki, “Övgü sadece Allah’a aittir. Fakat onların çoğu bilmezler.

21-Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allâh’ındır. Allâh, işte ğani (zengin) O, övülen O’dur. (Lokman 26)

--Yeryüzünde ve göklerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz Allah O, kadar zengi ve O, kadar övgüye layıktır.

22-Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsa, deniz(ler) de (mürekkep olsa), arkasından yedi deniz (daha gelip) ona yardım etse de (Allâh’ın kelimeleri yazılsa), yine (bunlar tükenir), Allâh’ın kelimeleri tükenmez. Allâh öyle üstündür, öyle hikmet sâhibidir. (Lokman 27)

--Eğer yeryüzünde ki, ağaçların hepsi kalemler olsa ve denize ondan sonra yedi deniz de ilave edilse, yine de Allah’ın sözleri tükenmez. Şüphesiz Allah, çok güçlüdür her işinde hikmetlidir.

23-Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, bir tek kişi(nin yaratılıp diriltilmesi) gibidir. Şüphesiz Allâh, işitendir, görendir. (Lokman 28)

--Sizin yaratılmanız da ve yeniden dirilmeniz de sadece bir nefsin (Yaratılması ve diriltilmesi) gibidir. Şüphesiz Allah, çok iyi işitendir çok iyi görendir.

24-Görmedin mi Allâh, geceyi gündüzün içine sokuyor; gündüzü gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı, emrine boyun eğdirmiştir. Her biri belli bir süreye kadar akıp gider. Ve Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır. (Lokman 29)

--Görmediniz mi, muhakkak ki Allah, geceyi gündüze ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Ay’ı ve güneşi emrinize amade kıldı. Belirlenen süreye doğru, hepsi de akıp gidiyor. Ve şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

25-Böyledir, çünkü Allâh haktır, O’ndan başka yalvardıkları bâtıldır. Gerçekten ulu ve büyük olan, yalnız Allah’tır. (Lokman 30)

--İşte bu Allah, hakikatin kendisidir. Onların, Allah’ın haricinde yalvardıkları ise, batıldır. Şüphesiz, O Allah yücedir, büyüktür.

26- (Allâh) size, bir kısım âyetlerini göstersin diye, Allâh’ın ni’metiyle gemilerin denizde gittiğini görmedin mi? Şüphesiz bunda sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır. (Lokman 31)

--Görmedin mi gemileri? Allah’ın nimetiyle deniz de yüzüp gidiyorlar. Allah’ın kudretinden bazı işaretler size göstermek için. Şüphesiz ki, işte bun lar da sabreden, şükreden herkes için işaretler vardır.

27-(Denizde) onları, gölgeler gibi dalga(lar) sardığı zaman, dini yalnız kendisine has kılarak Allah’a yalvarırlar. Fakat O, onları kurtarıp karaya çıkarınca içlerinden bir kısmı iktisat eder (Allah’a yönelmeyi kısar, gevşetir); zaten bizim âyetlerimizi (öyle) nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez. (Lokman 32)

--Onları dağlar gibi dalgalar kapladığında, dini yalnız Ona has kılarak, Allah’A yalvarırlar. Onlar, (Denizin dalgalarından) kurtulup Karaya çıktıklarında, onların bir kısmı orta yolu tutarak, (İnanmakla, inanmamak arasında) bocalarlar. Zaten ayetlerimizi, Nankör, gaddar kimselerin haricinde kimse inkar etmez.

28-Ey insanlar, Rabbinizden korkun ve babanın, çocuğunun cezâsını çekmeyeceği, çocuğun da babasının cezâsını çekmeyeceği (hiç kimse, kimsenin borcunu ödemeyeceği) günden çekinin. Allâh’ın va’di gerçektir. Dünyâ hayâtı sizi aldatmasın. O aldatıcı (şeytân), sizi Allâh hakkında (O’nun yumuşak davranmasına, mühlet vermesine güvendirerek) aldatmasın. (Lokman 33)

--Ey insanlar! Rabbinize karşı sorumluluk duyarak çekinin ve öyle bir günden sakının ki, baba evladına, evlat babasına hiçbir şekil de yardım edemez. Şüphesiz Allah’ın vadi haktır. O halde sizi bu dünya hayatı aldatmasın! Ve kandırıcılar, sizi Allah ile kandırmasın!

29-Allâh, (işte kıyâmet) sâ’atin(in ne zaman geleceği) hakkındaki bilgi, O’nun yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez. (Her şeyi) bilen, (her şeyden) haberi olan yalnız Allah’tır. (Lokman 34)

--Şüphesiz, kıyamet saatinin bilgisi Allah’ın yanındadır. Yağmuru yağdırır ve rahimlerde olanı O bilir. Ve hiçbir nefis, yârin ne kazanacağını bilmez ve hiçbir nefis, hangi yerde öleceğini bilmez. Şüphesiz ki Allah, bilendir, haberi olandır.