29-De ki: Ey Rabbim, beni (gireceğim her işe) doğruluk ve içtenlik üzere girmemi, 8Bırakacağım her işten de) doğruluk ve içtenlik görerek çıkmamı sağla! Bana katından yardımcı bir güç ver. (İsra 80) B.B.

 --Rabbimiz bize duayı nasıl yapmamızı öğretiyor: De ki: Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girdir. Çıkacağım yerden de doğrulukla çıkar. (Ya Rabbi) Kendi katından bana yardım et ve güç ver.

30-De ki: Hak geldi batıl gitti. Zaten batıl yok olmaya mahkûmdur. (İsra 81) --Allah’ü Teâlâ’nın koyduğu temel kanunlardan: Hak gelir, batıl yok olur. Doğru gelir, yanlış gider. Din gelir, küfür gider. İyi gelir, kötü gider.

31-Biz Kur’an’dan, müminlere şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz. Ama bu zalimlerin ancak ziyanını artırır. (İsra 82) B.B. --Kur’an, inananlara manevi şifa ve rahmettir. İnanmayanların ise zararını artırır.

 32-Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindedir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir. (İsra 85) B.B. --İslam alimleri, “Ruh” için çeşitli mana vermişlerdir. Can, vahiy, vahyin kaynağı, Cebrail. Bu ayette kast edilen Ruh, can olsa gerektir. Çünkü mahiyeti hakkında insanların en az bilgi sahibi olduğu şey “Can’dır.

33-Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler. (İsra 89) B.B. --Biz insanlara bu Kur’an’da her türlü misali vererek anlattık. İnsanların çoğu yine de nankörlükte (Küfürde) israr etti.

34-“Yerden bizim için bir pınar fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız” dediler. Veya senin hurma ve üzüm bağlarından bir bahçen olmalı ve aralarından nehirler akıtmalısın. Veya iddia ettiğin gibi, göğü paramparça edip üzerimize yıkmalısın. Veya Allah’ı ve melekleri karşımıza çıkarmalısın. (İsra 90-91-92) E. Aktaş --Müşrikler, Resulüllah’tan çeşitli şekillerde mucize isterler. Yerden bir pınar fışkırt yahut üzüm bağın veya hurma bahçen olsun. Bunların arasından büyük ırmaklar aksın. Veya Göğü paramparça edip üzerimize yıkmalısın. Veya Allah’ı da, melekleri de açıkça bize göstermelisin. Yoksa sana inanmayız dediler.

35-Veya altından bir evin olmalı, ya da göğe yükselmelisin. Çıksan dahi, bize oradan okuyacağımız bir kitap indirmedikçe senin yükselişine asla inanmayız. De ki: “Benim Rabbim noksanlıklardan arıdır. Ben, bir beşer ve Resulden başka bir şey miyim ki?” ((İsra 93) E. Aktaş --Müşriklerin Resulüllah’tan mucize istekleri devam ediyor: Som altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Çıkmanda yetmez, bize oradan okuyacağımız bir kitap getirmelisin. Bu isteklerimizi de yerine getirmezsen sana yine inanmayız. Resulüllah şöyle cevap veriyor: Allah bu isteklerinizi yapmaktan aciz değildir. Fakat ben sadece bir elçiyim ve sizin gibi bir insanım. Görüldüğü gibi, Resulüllah, “Ben size şu-şu mucizeleri getirdim” demiyor. “Göğe çıkmalısın” diyenlere “Ben miraca çıktım da” demiyor. Mucize isteyenler yüce Allah, bundan sonraki ayetlerde şöyle cevaplıyor: “Onları iman etmekten alıkoyan: Allah, ölümlü bir beşeri mi bize elçi gönderdi, Demeleridir? Eğer yeryüzünde, melekler yaşasaydı, bizde melek bir Resul gönderirdik. Yüce Allah Müşriklere böyle buyuruyor. Fakat Ben Muhammed’i size Elçi olarak gönderdim, ona 3000 tane mucize verdim, Miraca çıktı benimle görüştü, Ayı ikiye yardı, parmaklarından su akıttı, daha önce ölmüş kızı mezarından diriltti demiyor Niye?

36-Allah, kime hidayet etmişse, işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, onun için, ondan başka bir sahip bulamazsın. Kıyamet günü onları, kör, sağır ve dilsiz olarak yüzüstü sürünür durumda mahşer yerine toplarız. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne zaman dinse, onlara ateşi artırırız. (İsra 97) E. Aktaş --Allah, doğru yolu hak edeni, isteyeni doğru yola iletir. Sapkınlıkta kalmayanı hak edeni, isteyeni de sapkınlıkta bırakır. Hidayet ve dalalet konusu insanın dilemesi ile ilgilidir. Allah, hiç kimseyi zorla hidayete de ulaştırmaz veya dalalete de düşürmez.

37-De ki: “Eğer SİZ, Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, tükenir endişesiyle kimseye bir şey vermezdiniz. İnsan çok cimridir. (İsra 100) E. Aktaş

38-VE BİZ bu [vahyi] değişmeyen gerçeğe işaret olarak indirdik ve o da [sana, ey Peygamber] hak olarak ulaştı; çünkü Biz seni yalnızca bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ayrıca onu hep okunan bir Kur’an kılmak için bölüm-bölüm açıkladık (ki), üzerinde dura dura onu insanlara okuyasın; çünkü Biz de onu, (hayata geçirsinler) diye dura dura, parça parça indirmiştik. (İsra 105-106) --Biz (Kur’an’ı) hak olarak indirdik, oda hak ile indi. (Ya Muhammed!) biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olman için elçi yaptık. Kur’an olarak onu kısımlara ayırdık. Onu insanlara sindir-sindire okuman için peyderpey indirdik.

39-De ki: İster Allah diye çağırın, ister Rahman diye. Hangisiyle çağırırsanız çağırın en güzel isimler onundur. Salatında sesini ne yükselt, ne de tamamen kıs. Bu ikisi arasında bir yol tut. Ve de ki: Hamd, çocuk edinmeyen Allah’a özgüdür. O’nun mülkünde ortağı yoktur. O’nun hiçbir zaman gücü bitmez. O’nun güç konusunda bir yardımcıya ihtiyacı yoktur. O’nu tam bir yüceltme ile yücelt. (İsra 110-111) E. Aktaş --İster Allah ismiyle, isterseniz Rahman ismiyle dua edin. Hangisini isterseniz o isimle dua edin, çünkü en güzel isimler Allah’a aittir. Dua yaparken sesinizi fazla yükseltmeyin veya tamamen kısmayın. Bu ikisinin arasında bir yol izle.