Yazılarımı içimden gelerek yazarım, siparişe hiçbir zaman kalemimi kullanmam. İnsana sevdiğimi yüzüne karşı söylerim. İslam âlimleri de öyle yapılmasını söylüyor, kişiye sevildiğini söylemek aradaki muhabbeti ve samimiyeti artırır diyor.

Kendisiyle üniversiteye Sivas’ta başladığım ilk gün tanıştım. Bir hemşerim Sivas’a gelince beni Ahmet Başkan’a yönlendirmiş, üniversitede bir hocamız var, ilahiyatta genel sekreter diye bana söylemiş, bölüme gittiğinizde Çerkez Ahmet kim derseniz sana gösterirler diye tembih etmişti. Yanına gittiğimde kendimi tanıtıp, hoş bir sohbete başlamıştım. Güler yüzlü, nüktedan kişiliğiyle etrafa pozitif enerji yayıyordu. O günden bugüne tanışıyorum Ahmet ÖZAYDIN Hocamla. Ağız alışkınlığı hep Hocam diyorum kendisine. Manevi bir baba oldu bizim için, üniversite okuduğum yıllarda maddi manevi büyük desteğini gördüğüm, Ramazan ayında iftar yapmak için, karnımız acıktığında, onun selamıyla ben ve arkadaşlarımın karınlarını doyurduğu çok oluyordu.

Üniversitem bitti ama irtibatımız kopmamıştı, yüksek lisans yaptığım yıllarda, Ankara’da bulunduğum zamanlarda, Karabük’te görev yaptığım yıllarda bir telefon uzaklığındaydı benim için. Yolumuz tekrar Sivas’a düştü, karşılaştık. Artık o birçok engellinin manevi babası, sevenlerinin dostu olmuştu. İlimizde evlendiğimde düğünümde, hep yanımda oldu. Geçenlerde yaşadığım üzüntülü dönemlerde bana ilk telefon eden yine o idi. Diğer engelli arkadaşlara, “Selman’ı yalnız bırakmayın.” dediğini öğrendim. Beni aradı. Ne yapacağımı bilemez hâldeyken bana öyle bir cümle söyledi ki, kendime gelerek toparlandım. Yine babalığını üzerimde hissettim. Kent konseyi engelliler meclisi olarak, Ahmet ÖZAYDIN başkanımıza, “engellilerin dostu, manevi babası”, Recep TOPARLI Hocamıza ise “engellilerin dedesi” diyerek bir kimlik belgesi yaptırıp takdim etmiştik.

Baba, dede gibi şefkatini her zaman göstermez. Varlığını hissettirir, olayların seyrine göre ortalıkta belirir. Ahmet Hocam da benim en zor anlarımda, mutlu anlarımda yanımda yer alan, günlük sivil toplum örgütlerinde faaliyet yaptığım zamanlarda bir başkan gibi resmiyette gördüğüm, güzel bir insan oldu bizim için.

Kendisiyle her karşılaştığımda “Müslümanın neşesi yüzünde, kederi kalbinde olmalıdır.” sözünün gerçekleştiği ana şahit olduğum kişilerden biri hâline gelmiştir Ahmet Başkan.